Ülkemden kaçar gibi çıktım

A -
A +

Beni polise ihbar ederler diye diploma peşine düşmekten vazgeçtim. Hemen garaja gittim. Bulduğum ilk otobüsle İstanbul'a, aynı gün akşam da trenle Münih'e, oradan da tren değiştirip Hannover'deki akrabamın yanına kendimi âdeta zor attım. Söz konusu akrabamdan, daha önce Türkiye'de iken banka hesabına yatırdığım 15 bin Alman Markı tutan parayı aldım. O yıllarda Avrupa Birliği Euro'ya geçmemişti. Bu, çok büyük bir paraydı. Bununla Türkiye'de iyi bir daire satın alınabilirdi. Hannover'de sadece bir gün kaldım. Hem zamanım azdı. Hem içimde, görünmeyen bir güç beni yakalayıp Türkiye'ye geri gönderecekmiş gibi bir duygu vardı. Türkiye'de başlayan panik halim daha yatışmamıştı. Bir gün sonra da İsveç'e gitmek için trene bindim. Bindiğim trenin kompartımanında Anita isimli bir İsveçli kız ile Alman bir genç vardı. Tanıştık. Bana Stockholm'de nerede kalacağımı sordular. Stad Hotel'de kalacağımı söyledim. Aslında böyle bir otel var mı bilmiyordum. Ama Antalya'da o yıllarda böyle bir otel vardı. Aynı adla böyle bir otelin Stockholm'de de olabileceğini düşündüm. Eğer düşüncem doğru çıkarsa, otel dünyasının yabancısı olmadığım ortaya çıkacak, böylelikle onlara hava atacaktım. Tahminimde yanılmamışım, Stad isminde bir otel varmış. Ben boş atmış dolu tutmuştum. Anita bana o otelin çok pahalı olduğunu, onun yerine Chappman'da kalmamı salık vererek bir kâğıda otelin ismini ve adresini yazdı. Stockholm'de, trenden iner inmez, bir taksiye bindim. Taksinin şoförü bayandı ve İngilizce biliyordu. Bu benim İsveç'teki ilk şaşkınlığımdı. Taksi şoförüne adresin yazılı olduğu kâğıdı uzattım. Kadın bana, oldukça lâkayt bir tavırla bildiğini söyledi ve kâğıdı geri verdi. Kendimin adam yerine konulmamasından dolayı biraz bozuldum. Öyle ya, biz Türkiye'de turistlere çok ilgi gösterdiğimize göre onların da bana ilgi göstermesi gerekmez miydi? Müthiş sağanak bir yağmur vardı. Üstelik geceydi. Taksi, eğri büğrü yollardan gidiyor; köprülerden, tünellerden geçiyor; gerek trafikten, gerekse yağmurdan kağnı gibi ağır ağır ilerliyordu. Birkaç köprüyü geçtik. İyice uykum geldi. Zaten günlerdir yorgun ve uykusuzdum. Yıllardır hayalini kurduğum İsveç'te ve başkentindeydim. Ama yorgunluktan içimde ne bir sevinç, ne de bir heyecan vardı. Son bir köprüyü daha geçtik. Bir adaya geldik. Rıhtımda bir vapur duruyordu. Merdivenleri karaya uzanmıştı. İnsanlar telâşlı telaşlı gemiye binip çıkıyordu... Devamı yarın Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.