Safra kesesinde taş var, ameliyat edecekler. Anam sigortalı ama yine de para gerekiyor abi... Bunun için, çalışamaz raporum olduğu hâlde bir taraftan nefes darlığı, bir taraftan böbrek sancısı çektiğim hâlde bir miktar para biriktirdim inşaatlarda çalışarak...
Köye giderken, üzerime bir pantolon ile bir ceket alacaktım pazardan... Bir ara, elimi cebime attığımda başımdan aşağı kaynar sular döküldü... Cebimde beş kuruş kalmamış...
Çırpındım ama kime ne diyeceğin? Karakola koştum: "Paramı çarpmışlar efendim. Bulunur mu?" diye ağladım... Zabıt tuttular bana... Bilmem paramı bulurlar mı?
-O para bir daha zor bulunur kardeşim... Çok üzüldüm hâline... Ne yapsak acaba?
-Bilmiyorum... Ben mahvoldum... Çünkü inşaattan ayrıldım artık... Şimdi memlekete gidecek param olmadığı gibi kalacak yerim de yok!.. Ne yapayım, parklarda mı sabahlayayım? Yavrularım, annem, hanımım beni bekliyorlar. Ben mahvoldum abi...
Ya o anda dükkânda kasaya para birikmemişti... İki gün önce toptancıya gittiğim için bütün sermayeyi de ona yatırmıştım. Neticede ona destek verebilecek bir param yanımda yoktu. Vicdanım sızladı... Dedim ki:
-İnan ki kardeşim benim üzerimde de sana yol parası verecek kadar para yok. Daha siftah yapamadım... Ama gelmişsin madem, sana eşten dosttan bulabildiğim kadar para bulmaya çalışacağım...
Esnaf arkadaşlara ricada bulundum. Beni tanıyan kimselerden üç beş kuruş toplayıp adamcağızın o gece kalabileceği ve yola çıkabileceği miktarı denkleştirip verdik... Karakoldan inşallah iyi bir sonuç gelir de kazandığın parayı bulur sana verirler diye temennide bulundum. Onu yolcu ettim ama o gün sanki ben paramı kaptırmış gibi moralim bozuk geçti...
Yıllar önce yaşanan bu hatıramı bugün dahi unutamıyorum... Ne zaman bir nefes darlığı çeken insan görsem ne zaman bir hastaneye gitsem ne zaman bir inşaat işçisine rast gelsem gözümün önüne bu mağdur edilen meçhul işçi gelir...
Nefes darlığı çeken, ayrıca böbrek hastası olduğu için doktorların. "Böyle giderse, diyalize girmen gerekecek!" dediği bu gariban insanın, dişinden tırnağından artırdığı, parasını yani yegâne servetini, bir çırpıda alıveren vicdansız el, acaba kâr ettiğini mi sanıyor? Çocuklar gibi ağlayan bu kimsesiz garibin ahı, onu tutmayacak mı?
Süleyman A.-İstanbul