"Adres bilgilerimi aldıktan sonra adımı sordular. Tam adımı söylemiştim ki arkamdan bir ses duydum!.."
1990'lı yılların başlarıydı... Babamın tayini nedeniyle köyümüzden Akhisar'a taşınmıştık. Babam nereden duyduysa Akhisar'da Türkiye gazetesine abone olmuştu... Ben de çok kısa süre içinde gazetedeki reklamlardan mı öğrendim artık nereden öğrendiğimi tam hatırlamıyorum Türkiye Çocuk Dergisi istedim babamdan. Sağ olsun babam kırmadı beni, dergiye de abone olduk. Türkiye Çocuk önceden haftalık yayınlanırdı. O ne heyecan dolu sayfalardı... Kurdoğlu, Bizim Can, Keloğlan ve Nasrettin Hoca fıkraları... Her biri soluk soluğa okuduğumuz birbirinden güzel sayfalardı... Zamanla dergiye şiirler, fıkralar yollamaya da başladım. Artık her çocuk gibi ben de tam bir Türkiye Çocuk tiryakisiydim.
Hafta sonu gazetecimizi yollarda bekler, arkasına sakladığı dergiyi âdeta elinden kapardım. Adını bile bilmediğim gazetecimiz dergi sabaha yetişmezse "ben bekliyorum" diye o gün içinde bana ulaştırırdı dergimi... Sağ olsun.
Lise, üniversite derken İstanbul'a atandım. On yıl İstanbul'da öğretmenlik yaptıktan sonra tayinim tekrar memleketime çıktı. Döndüm nihayet Akhisar'ıma. Temizlik robotum bozulduğu için gazete bürosuna uğradım. Adres bilgilerimi aldıktan sonra adımı sordular. Tam adımı söylemiştim ki arkamdan bir ses duydum:
-Şeyma sen misin?
Arkamı döndüm, baktım benim gazetecim. Çocukluğumda dergilerimi getiren, "yine yazın çıkmış, gözün aydın" diye müjde vermeyi de unutmayan yılların emektarı gazeteci ağabeyim... Bir müessesede devamlılık ne kadar önemliymiş bunu da anlamıştım.
Birbirimize hal hatır sorduk. Selam kelam, derken ben yıllar sonra yine Türkiye gazetesinin abonesi oldum. Çoluk çocuğumu sorunca iki tane olduğunu söyledim. Derginin de ayda bir çıktığını söyleyince kızıma da dergi aboneliği yaptırdım. İnanın bürodan bir çıkışım vardı ki görmeliydiniz... Sanki yıllaaaar önceki Şeyma... Mutlu, huzurlu, heyecanlı...
Gerçekten Türkiye gazetesi bir aile... Dönüp dolaşıp açık bulduğun kapı... Unutmamak, unutulmamak, hatırlanmak çok güzel bir duygu... Tabii bu arada ben gazetecimin adını bile bilmiyorum. O benim "Gazeteci Amcam" çünkü. Kendisinden bu kez kartvizit istiyorum: Adı İbrahim Ethem Dağdeviren... Allahü teala razı olsun...
Söylemeden de geçemeyeceğim, mektup arkadaşlarım bile o dergi sayesinde olmuştu. Hâlâ sosyal sitelerden mektup arkadaşlarımla görüşüyorum. Yine sizin sayenizde...
Şeyma Cengiz Islak-Akhisar/Manisa