O gece içilen içki şişesi yan yatmış halıyı kırmızıya boyamıştı. Bir baş ağrısıyla uyanmış, gözüm oraya takılmış öylece bakakalmıştım. Ezan sesi duyuldu karşı camiden. Belli ki henüz gün doğmamıştı. Ve tüm bu karanlığın içinde, sadece yan odanın ışıkların aydınlattığı tek bir yere bakıyordum. İçki şişesine... 16 yıl önceydi... Ne kadar sürdü bu bakış bilmiyorum. Hatırladığım... Bu manzaranın ezan sesiyle birlikte daha çirkin hâle dönüşmesiydi... Ya bendeki pişmanlık duygusu... Zonklayan kafamla birlikte her zerreme vuruyor gibiydi. Bir an içtenlikle "Allah'ım affet!" deyiverdim. Son nefesinde şehadet getirmenin güçlüğü gibiydi bu söz... Yeni, yepyeni, tap taze bir nefes'in habercisi gibi bir tünelin içinden ışığını gösterdi bana. Toparlanıp doğruldum. Eşim ve çocuğum uykudaydı. Gözlerim o ışığın huzuruyla buğulanmaya başlamıştı. İçimden bir haykırış koptu. Kendime isyan ediyordum. Dün geceden kalmış içki kokan ağzıma yakıştıramasam da "Allah" demekten kendimi alamıyordum. Her Allah deyişimde utancım birkaç kat daha artıyordu. Allah'ım affet! Güçlükle kalktım. Evdekileri uyandırmamaya dikkat ederek ılık bir banyo sonrası etrafı toparladım. Koltuğa uzandım. Başladım düşünmeye. Aşka benzer bir şey koptu içimde. Deli ediyordu beni. Hamd ettim. O halde ne kadar kaldım bilmiyorum. Zihnimde kalan sözlerim; "Beni affet ve doğru yolu göster Rabbim" diye dua edişimdi. Bir müddet sonra aldım elime bezi sabunu, halıyı temizlemeye koyuldum. Ama her silişimde, kirlilik halının dibine doğru çöküyordu. İçimden bir ses "Sen de işte böylesin ne yaparsan yap böyle kolay temizlenemezsin..." diyordu. Perdeler çekili... Pişmanlık ve huzur karmaşası içinde, içim dağlanıyordu. Kavruluyordum. Öyle ya! Eğer halıyı temizleyebilirsem kendimi de temizleme şansım olur düşüncesi gibi komik bir beklenti... Baktım olmuyor, bir hışımla soluğu balkonda aldım. Gördüm ki, o nasıl bir manzara... Müthiş! Huzur verici! Gün ağarmış her taraf bembeyaz. Binanın 8. katından bakıyorum şehre. Çarşı diz boyu kar... Dağlar başka dağlar! Karşımda Ahi Evran Camii'nin davetkâr edası yumuşamış havanın merhametiyle beni çağırıyor gibiydi... Gözyaşlarım ılık ılık akmaya başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan caminin kar ile süslenişini seyrediyor diğer yandan halıyı bol suyla yıkıyordum. Ahi Evran Camii'ne şöyle bir baktım. "Geleceğim" dedim: "Hele şu halıyı temizleyeyim; hele bir yarın olsun. Gün doğmadan geleceğim..." H.E.-İzmir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00