Bir çarşamba günü haber geldi. “Enver Abi Akhisar bürosunu ziyarete gelecek” dediler...
Dua eden ve dua alan birbirine uygunsa, yani alıcı verici ikisi de gönülden dua ettiyse o dua hemen kabul olur.
Yıl 1986... Türkiye gazetesinin gelişmekte olduğu bir dönem. Rahmetli Enver Ören Abi sanki bir manevi güneş gibi açmış, güler yüzüyle âdeta insanların kalplerini fethediyor, gülen didarını gören âdeta mest oluyordu.
Anadolu’yu karış karış geziyor bir kilim gibi ilmik ilmik dokuyordu. Her şehirde gazete büroları açıyor, her yerde genç fidanlar yetiştiriyordu. Enver Abi genç dinamik enerji dolu hizmet aşkıyla âdeta yüreği şerha şerha olmuş Anadolu’nun mümbit toprağına durmadan tohum saçtığı ve bu tohumların filiz verdiği yıllardı.
O yetiştirdiği binlerce fidanlar içinde en cılız fidan vardı oda âcizane bendenizdim. Cılız da olsa elhamdülillah aynı gülzârın aynı gül bahçesinin bir gülüydük.
Bir çarşamba günü haber geldi, dediler: “Enver Abi Akhisar bürosunu ziyarete gelecek.” Ben de Manisa’dan Akhisar’a büro müdürü Mehmet abiye yardım etmek için gelmiştim o gün Akhisar’daydım.
Yazın en sıcak zamanıydı, ortalık âdeta kavruluyordu. O gün çarşambaydı ve Akhisar’ın mahalli pazarı vardı. Bu pazar büyük olduğu için çevre ilçeler de o gün Akhisar’a alışveriş için gelirler, köylerden, kasabalardan akın akın insanlar geldiği için o gün şehir hayli kalabalık olurdu.
Büromuz da tam bu mahallî pazarın dibindeydi...
Öğlen vaktiydi, caddeye çıktım bekliyorum “acaba Enver abi ne zaman teşrif edecek?” Tabii ki o yıllarda cep telefonu, internet yok. Sabit telefon bile ender kişilerde var. Yani iletişim kurma imkânınız yok. Mehmet abi de eski bir bisikletle ana yola gitti, orada bekliyor.
Biraz bekledikten sonra baktım uzunca station (steyşın) bir Peugeot araba göründü. Ben süratle hemen arabanın yanına koştum. Baktım rahmetlik Ziya Yalçın abi arabanın ön tarafında oturuyordu. Ziya Abi önce arabadan indi ve bana sitemde bulundu “neden arabaya park yeri ayarlamadınız” diye. Ben de “Abi bugün buranın mahallî pazarı, kalabalık ama merak etmeyin hemen yer buluruz” dedim. Abonemiz olan Hamit Beyin toptancı dükkânının önüne arabayı park ettirdik.
Enver abiler de arabadan indiler. Ben “Hoş geldiniz efendim” dedim. Enver abi de o müşfik ve tavrıyla “vay hoş bulduk Orhan abi” dedi müsâfaha etti, elini omuzuma attı ve büroya doğru yürümeye başladık... DEVAMI YARIN