Utanıp yüzüne bakamamıştım

A -
A +

Evet kardeşime, benim nasıl evlendiğimi anlatmaya devam ediyorum... "Bir gün bir arkadaşımla, ortak başka bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik. Her şey de orada gelişmişti. Kendi aralarında konuşurlarken 'gel hayırlı bir iş işleyelim' demişlerdi. Ben dinliyordum tabii: -Bu kardeşimiz, senin baldızını usulüne uygun görsün. Belki evliliklerine vesile oluruz. -Olur, niye olmasın, demez mi diğeri? Bana soran var mı, yok! Ne olduğunu anlayamadan sözleştiler aralarında. -Şu gün, şu saatte kızın kendi evinde görüşülsün tamam mı? -Tamam. Daha ne annemin haberi var bu evlilik konusundan ne babamın. Ben de sözleştikten sonra kendime geldim. İşte bu kadar kolay hallediyor Allahü teâlâ, kendine tevekkül edildiğinde işleri. Neyse işte şimdi kızın evindeydim. Ailesini tanımıyorum ama konuştukları hep İmam-ı Rabbanî hazretlerinden... Onu tanıyıp tanımadığımı soruyor. Tanımak ne kadar zor. 'Sadece hayatını biliyorum' deyip açıyorum ağzımı. Ben değil o büyükler konuşuyor sanki benim ağzımdan... Kız ise beni dinliyor. Elinde değil müthiş heyecana kapılıyor. İkimizin birbirimize hazırladığımız sual var. Birbirimize soracağız. Birbirimizden habersiziz. İlk o bana soruyor: -3. cilt 17. mektubu okudun mu? Ben de benim sualimi gösteriyorum kendisine: "İlmihalin 102. sayfasında hangi mektup var?" İkisi de aynı mektup... Demek hemhâl olmak böyle oluyor. Bir yarı diğer yarıyı böyle tamamlıyor. Demek o da itikadını Ehl-i sünnete göre düzeltmek için çaba sarf edip bu mektubu bulmuş. Ve o büyükleri sevenlerden. Bu benim için yeterliydi ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Önce utanmış yüzüne bakamamıştım. İşte o sual anında elimde olmadan yüzüne bakıyor ve büyükleri sevenlerin saflığı ve berraklığını simasında hayret ederek görüyordum. Öncesinde nefsim diyordu ki: 'Yüzüne bakma. Belki cismini beğenmezsen maneviyatı güzel olan birini kaçırabilirsin.' Sonra arkadaşım mesaj gönderiyor: 'Ömrünü geçireceğine kanaat etmek için kendini kısma!' Söz dinliyorum. Manevi güzelliğiyle beraber cismini de görüyor ve hayran kalıyorum..." Her şeyi Allahü teâlâdan istemek... Her şeyi ondan beklemek. Her şeyi ona ısmarlamak... Ve sonuç... İşte sağlam temeller üzerinde kurulan evlilik... Ve bu mutlu evliliği şu an hiç sarsılmadan sürdürüyoruz. Evlenirken de nice kolaylıklar ihsan olundu. Vesile olanlardan Allahü teâlâ razı olsun. Unutma! Sokakta başlayan belki sokakta bitmez ama İslam âlimlerinin sevgisi ile dolu gönüller ebedî saadete erer. Rumuz: "Huzur"-İzmir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.