Bendeniz 1935 doğumluyum. 17824 nolu Ankara trafiğine kayıtlı ehliyetli şoförüm. Yozgatlıyım. Üç sene oldu şoförlük yapmıyorum. Anılarım çok ama ben de bir tanesini sizinle paylaşacağım... Daha önceki senelerde İran'a çalışıyorduk. Yozgat'tan Tebriz'e çimento torbası kağıdı taşıyorduk. Bir gün yine Tebriz'e yükümü boşalttım. Dedim ki: "Bu sefer Yüksekova-Van kapısından çıkayım." Yozgat'tan Van'a Tekel ürünü taşıyorduk. Van'a geldim. Yük varsa dedim ama yokmuş. O ara Yozgat'tan S. Keven isimli bir arkadaşla karşılaştık. İran'a yük götürmesi lazımmış: -Ne olur hatırım için bir sefer de benimle İran'a git, dedi Mevsim kıştı. Gitmek istemiyordum. Lakin arkadaşı kıramadım. Yola çıktık ama kış bastırdı. Bir fırtına ki göz gözü görmüyor. Ben önde idim. Bu şekilde gitmek mümkün değildi. Ama geri dönecek manevra alanı yoktu. Büyük sıkıntı içinde manevra yapabileceğim bir yer bulunca hemen durup oradan geri döndüm. Benim arkamdaki arkadaş da durdu ve geri döndü. İçinden "keşke dönse" diye arkamdan düşünüyormuş. Tekrar Van'a geldik. O yıllarda kalacak yer nerede? Zor bela bir otel bulduk ve yattık. Sabah Van'dan İzmir'e iş çıktı. İki kamyon hayvan nakledilecekmiş. Kabul ettik. Hayvanları kamyonlara yükledik. Yola çıktık. Tabii kış ve hava şartları sebebiyle Diyarbakır üzerinden gidecektik. Silvan'a geldiğimizde bir mola vermek istedik. Aracı durdurunca bir de hayvanları kontrol edeyim dedim. Öyle ya yükümüz canlı maldı. Ne olur ne olmazdı? Hakikaten yukarı çıkıp bir de baktım ki hayvanlardan bir tanesi yere yıkılmıştı. Diğer hayvanların ayakları altında kalmıştı. Ayağa kalkamıyordu. Hayvan telef olacaktı. Ne etrafta çoban vardı. Ne de ha deyince hayvanın sahiplerini arama imkânımız vardı. İş başa düşmüştü. Hayvanı oracıkta besmele ile boğazladım. Ertesi gün hiç durmadan İzmir'e kadar geldik. Malın sahibini bulduk. Kendisine dedim ki: -Arkadaş böyleyken böyle... Yolda hayvanlarından bir tanesi telef olmak üzereydi. Çoban da yoktu. Ben kestim. Adam hiç umursamadı. Demek ki böylesi telefatlara alışkın imiş. Yanındaki elemanlardan birine seslendi: -Eti köpeklere verirsiniz. Bıraktı gidiyor. Baktım kaldım arkasından. Oysa hayvanı ben kesmiştim ve murdar olmaktan kurtarmıştım. Dolayısıyla o et yenilebilirdi. Dedim ki: -Bir dakika bakar mısın beyim? -Efendim? -Size bu hayvanın et bedeli olarak 50 lira verebilirim. Bu eti köpeklere attırmayın ben alabilirim. Adam yüzüme baktı. (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00