“Vay Çağlar sen ha!”

A -
A +

“Bolu Komando Tugayında görevli, devremizin en yakışıklılarından ama en vefalısı...”

 

 

 

Mahkûmiyetimin Tekirdağ’daki süreciyle ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...

 

Güngörmüş Şafak Abi, benim o saatte gardiyan tarafından çağrılmamı hayra yormamış, “bu saatte mahkûm ya idama çağrılır ya sürgüne!” diye seslenmişti.

 

Şimdi de bu güngörmüşlüğüyle başgardiyana ısrarla açıklama yapmasını, yoksa kapıları kıracağı tehdidini savuruyordu! Hatta diğer hücrelere de seslenerek, herkesin hücre kapılarını vurmasını söylüyordu Şafak Abi... Onun bu ikazıyla mahkûmlar da başladılar kapılara vurmaya.

 

“Tilki Selim” lakaplı başgardiyan yanıma geldi ve "Samimi söylüyorum, üzücü bir şey yok, aksine sevineceksin" dedi...

 

Kendisine dedim ki:

 

"Ben sana inanıyorum amma, Şafak abiyi ikna etmen lazım."

 

Hücrenin kapısından eğilerek kulağıma "Ziyaretçin var, hem de subay bir arkadaşın" dedikten sonra ilave etti:

 

"Ben bunu bu kadar mahkûmun huzurunda söyleyemem, çok özel bir durum. 30 yıldır bu meslekteyim, böyle bir olaya şahit olmadım!"

 

Bunun üzerine başgardiyana;

 

"O zaman Şafak Abinin de kulağına söyle, bir şey kaybetmezsin" dedim. Nihayet başgardiyan, Şafak Abiye de sessizce ve kısaca durumu anlattı. Şafak Abi kısmen sakinleşmiş olarak, kapılara vurmayı bıraktı. Ben de hücreden çıktım. Şafak Abi bana yine tembihte bulunuyor:

 

"Madem ziyaretçin var, beş dakika içinde, bana tatmin olacağım bir işaret gönder" dedi. Başgardiyan Tilki Selim de hem heyecanlı hem neşeli ama bir şey söylemiyor. Hücre koridorunun kapısını açtık, merdivenlerden indik. Nöbetçi başgardiyanın odasına girdik. Girmemle şoke olmam bir oldu! Bütün soğukkanlılığıma rağmen "Vay be Çağlar, sen ha" demekten kendimi alamadım.

 

Kuleli'den, Harp Okulundan sınıf arkadaşım; komando, paraşütçü, su altı komando kurslarını bitirmiş, şu anda (o dönem) Bolu Komando Tugayında görevli, devremizin en yakışıklılarından ama en vefalısı diyebileceğim Çağlar... Hem de resmî elbise ile... Komando elbiseleri ile ve belinde tabancası bile alınmamış, tam tekmil karşımda...

 

Sarıldık, kucaklaştık. O anları kelimelere dökebilmek mümkün mü? O duygu ancak yaşanır anlatılamaz... Zahmet etmiş bir sürü de kumanya getirmiş.

 

Hemen bir çikolata paketini ve bir de -o yıllarda meşhur filtreli- "Silahlı Kuvvetler” sigara paketini gardiyana verdim ve Şafak Abiye acele çıkarmasını söyledim. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.