Yaşadığım hayal kırıklığı!

A -
A +

Senegal'e yolculuğum Strasbourg garından başladı. Oradan Paris'e vardık. Sonra uçakla Dakar'a iniş yaptık. Bu yolculuk hayatımda en önem verdiğim yolculuklardan biri oldu. Fransız vatandaşlığına kaydolmaya bu yolculuk sonrası karar verdim. Sebebini anlatacağım. Peki, ben Senegal'e niye gittim? Müşterisi olduğum firmanın düzenlediği turistik geziye davet edilmiştim. Senegal'e indiğimizde ilk şoku pasaport kontrolünde yaşadım. Fransa'dan uçarken Senegal'de Türk vatandaşına vize olduğunu bilmiyordum. Dolayısıyla ben Türk pasaportu ile gitmiştim. Pasaport kontrol memuru sordu: -Türk müsün? Büyük bir gurur ile "evet" dedim. Görevli memur otuz iki dişi görünür halde alaycı bir gülümsemeyle "sen giremezsin!" demesin mi? O yaşadığım hayal kırıklığını ömür boyu unutamam. Senegal ki % 95'i Müslüman bir ülkeydi. Biraz da onun güveni vardı galiba. Bu duyguyla memura yaklaşıp dedim ki: -Sen mümin, ben mümin, bırak da geçeyim. Eliyle "yaklaşma!" der gibi itti: -Burası laik bir ülkedir, geçemezsin. Tabii bunları Fransızca konuşuyoruz. Çünkü orada Fransızca ana dil gibi. Geri atım atmak zorunda kaldım. Ama grubun başındaki Fransız, ben firmalarının müşterisi olduğum için gidip durumu halletti. Böylece pasaportlarımızı gümrüğe bırakıp dönüşte alacak şekilde izin çıktı. Ve biz bundan sonra, bir maceranın tam ortasına düştük. Sanki "macera mı arıyordun, al işte" der gibiydi... Senegal'de Mbour kentine yakın Domaine de Nianing tatil köyünde kaldık. Tatil köyü denilen bu büyük sahil bölgesi boydan boya ticaret ve kazanç anlamında işgal edilmişti. Her taraf sömürgeci ülkelerin turizm firmalarınca kapış kapış yapılmış, âdeta parsellenmiş gibi duruyordu. Hollandalı firmanın sınırı bitiyor, İngiliz firmanın sınırı başlıyor. Oradan Alman'ın sınırı başlıyor. O bitiyor, Fransız firmanın sınırı başlıyor gibi... Bölgeye lüks oteller kurmuşlar. Gezdik gördük tatil köyünü. Orada evcilleştirilmiş olsa gerek neredeyse koyun büyüklüğünde kertenkelelere rastladık. Halkın arasında yaşıyorlar. Koca hayvanlar tatil köylerindeki ilkel kulübelerin altlarında toprak içinde kocaman çukurlarda yaşıyorlar. İnsanlar da üstlerinde uyuyor. Durumun farkına varıp şaşkınlığımız geçtikten sonra biz bile rahat uyumaya başladık. İlk gün sabahleyin heyecan içinde uyandım. Merak ediyordum çünkü. Sabah saat 06:30 civarıydı. Gün yeni ağarıyordu. Ben kendimi sahile atmıştım. Bembeyaz bir vücut sahilde tek başıma... Sanki Robinson Crusoe gibi!... Devamı yarın Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.