Yazık değil mi bu anne ve bebeğine?

A -
A +

İ kinci çocuğuma hamileydim. Yeniden anne olmanın hayallerini kurarken doktorun o sözü dünyamı başıma yıktı. -Çocuğun özürlü doğma ihtimali var!.. Düşünsenize... Bebeciğinizi kucağınıza alacağınız günü iple çekiyorsunuz. Onlar size konuşamayan, gülemeyen, tepki veremeyen bir bebekten söz ediyorlar. Allah'ım bu nasıl imtihan böyle? Karnımda ayak tıpırtılarını hissettiğim çocuğum şimdi özürlü mü doğacak? Bunu nasıl daha önceden söylemezler? Doktora göre hava hoş... O ihtimali söyleyip akşam evine gitti. Ya ben ne yapacağım? Bu ihtimallerin altından nasıl kalkacağım? Karnımdaki çocuğuma şimdiden ağlamaya başladım. Bilemediğim karanlık duygular halka halka boğazıma düğümleniyor... Ben bu çocuğu ne yaparım? Nasıl bakarım? Derdimi kime anlatacaktım ki? Kim bana yardımcı olacaktı? Bir çıkış yolu bulamaz oldum. Yiyemez içemez oldum. Ağlamaktan göz pınarlarım kurudu... Ne olduğunu bilemediğin bir meçhule gitmenin sıkıntısına dayanamıyordum. Bir tek yol kalıyordu bana. Sonu hüsrana çıkacak olan bu hayata son vermek. Onu da kurtarayım, kendim de bu ızdıraba son vereyim... Ama Allah razı olsun... Kapı komşum, canım ciğerim komşum... Dedi ki bana: -Sen niye Allah'a sığınmıyorsun? Doktor sana otistik demiyor ki? İhtimal diyor... Doktorun bir ihtimaline peşinen inanıyorsun. Ona can veren Rabbinin binlerce ihtimaline güvenmiyorsun? Aşk olsun... -Ya otistik olursa ben ne yaparım? -Ne var sen de otistikciğinin annesi olursun. Otistik olanların anneleri nasıl çocuklarına bakıyorsa sen de öyle bakacaksın. O çocukları nasıl seviyorsak, senin bebeciğini de öyle seveceğiz... Kaldı ki senin nur topu gibi bir bebeciğin olacak. Öteki ihtimal. Beni aldı. Gezmelere götürdü. Güzel güzel bebe çeyizleri aldık birlikte... Allah'ım sanki benim bebeğim değil de onun bebeği doğacakmış gibi ilgilendi. Bana doktorun o kahredici ihtimalini unutturmayı başardı. Ve ne oldu biliyor musunuz? Yeminle söylüyorum... Rabbim öyle bir erkek evladı verdi ki nur topu gibi... Güzel mi güzel... Akıllı mı akıllı... Zeki mi zeki... İki yaşına kadar da komşum bebeciğimi sanki benimle birlikte büyüttü... Öyle ki, oğlum ona da anne diyordu... Şimdi ilkokula gidiyor. Bunu niçin yazıyorum biliyor musunuz? Geçenlerde duydum. Bir anne henüz 4 aylık hamileyken kontrol için bir Tıp Merkezi'ne gitmiş. Orada bebeğin % 80 özürlü olabileceği söylenmiş. Aile, telaşlanmış. Kesin sonuç için bir SSK hastanesine başvurmuş. Bunun anlaşılması için (!) bebeğin karnından sıvı alınması gerektiği söylenmiş. Kadıncağızı bir Kadın Doğum Uzmanı ile bir hemşire odaya almışlar. Kadın içeriden 'beni kurtarın' diye bağırmaya başlasa da işlem yarım saat sürmüş. Meğer bu durumda çocuk hareket etmediği anda iğne tek bir kere sokulurmuş. Ancak kadına iğneyi üç kez batırmışlar. Yapılan 9 cm'lik iğne küçük gelmiş de çocuğa ulaşılamamış da falan filan. Sonuçta 4 tüp sıvıyı alıp teste göndermişler. Ne var ki kadıncağız o gece fenalaşmış. Hastaneye kaldırmışlar. Yapılan muayenede bebeğin ölmüş olduğu anlaşılmış. Ölü çocuğu anne karnından hemen almak için yatak mı bulunmamış ne olmuşsa işlem gecikmiş. Bu arada annesinin de el ve ayakları morarmaya başlamış. Durumu fark eden bir doktor hastanın yoğun bakıma alınması gerektiğini söylemiş. Olacak ya boş yer olmadığı için hasta 12 saat sonra yoğun bakıma alınabilmiş. Ama geçmiş ola!.. Kadıncağız tam bir ay yoğun bakımda kalsa da kurtarılamamış... Şeyma Aktunç-İzmir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.