Geçen Cuma günüydü. Yerebatan Camiinde Cuma namazı öncesi cami imamı vaaz veriyordu.
Vaazın sonuna yetişmiştik. Müslümanların düşünüp cenabı Allah'ın razı olduğu kul olmayı idrak etmelerini söylüyordu. "Hep bana" dememek gerektiğini, fakir fukarayı da, kimsesizleri de yetimleri de düşünmek gerektiğini ısrarla tekrar tekrar söylüyordu.
Sözleri cesur, kararlı ve etkileyiciydi... Bir o kadar kucaklayıcı, birleştirici, bütünleştiriciydi... Tenkit etmiyor, eleştirmiyor aksine iyi bir Müslüman olunması için çırpınıyordu...
Cemaat üzerinde etkili olduğu, cemaatin kendini büyük bir heyecan içinde dinlediğinden anlaşılıyordu. Hepsinden önemlisi bu değerli insanın, konuşurken ağzından çıkan sözlerin gönlüyle aynı olduğuydu. O nurani değirmi sakalın içindeki zayıf siması ne kadar da güzeldi.
Sözlerinde haşyet vardı... Samimiyet vardı... Tesir vardı... Cuma namazında okuduğu kıraat mükemmeldi. Nasr suresindeki kusursuz kıraatini o zamana kadar hiç böyle dinlemedim diyebilirim. Maşallah ne kadar kıraate uygun okudu...
Namaz çıkışı beni o camiye götüren yayınevi sahibi Ahmet Bey'e dedim ki:
-Hoca Efendi ne kadar etkileyiciydi.
-Doğu söylüyor yemin ederim... Umreye gittim ben geçen sene. Orada gördüklerimi görsen bu vaazın önemini anlardın. Bir tabak değil, koca bir sini ve üzeri tepeleme yüklü kebapları çatlayasıya kadar yiyorlar... Yiyemediklerini yarı yarıya öylece çöpe döküyorlar... Sanırsın ki dünyada bir kendileri var. Kimseyi akıllarına getirmiyorlar... Onları görünce kahroldum... Döndüm, geçen Egede bir tatil kentinde otelde açık büfeleri gördüm. İnsanlar açık büfe diye ellerindeki kocaman tabakları tepeleme yığıyorlar. Hiç fark kalmamış. Bizim insanımızı da o açgözlü hale getirmişler...
Hele bir tanesi dört beş porsiyon tavuk ızgarayı, salata tabağına doldurmuş görünce dayanamadım. O kadar üzüldüm ki "sana ne?" diye kavga çıkaracaksa da onu göze aldım:
"Kardeşim bu kadarın hepsini yiyecek misin? İsraf olmayacak mı?" dedim.
Ne dese beğenirsiniz:
-Ya belki bir daha kalmaz diye aldım.
İç çekip uzaklaştım yanından. İnanın, yarısını bile yemedi. Kalanını da olduğu gibi masada bırakıp gitti. Garson da biraz sonra geldi. Olduğu gibi çöpe döktü yarım tabak diye... Bu hoca anlatmasın da ne yapsın?
İbrahim Murat-İstanbul
> Türkiye Gazetesi, İhlas Plaza 29 Ekim Caddesi No: 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL - Faks: 0212 454 31 00