Şimdi geri dönüp baktığımızda kırk elli senelik anılar ne hoş geliyor yorgun zihinlere...
Askeriyede yüzbaşı olduğum dönemlerdi.
Bursa Ticaret Lisesinde fizik hocalığı yapan Ebazer Bey vardı. O sene okullarında fizik hocası kadrosunda bir kadro eksiği oluşmuştu. Okul müdürü öğrencilerinin dersi boş geçmesin diye bana ders teklif etmişti.
Ekonomik bakımdan bana da destek olacak olsa da bu teklifi asıl öğrencilere faydalı olacağım için o da yakın sürede tanıdığım ve kaynaştığım bir öğretmen arkadaşı kıramadığım için kabul etmiştim. Kendim askerî okullarda matematik ve fizik öğretmeniydim. Nitekim askerî hayatımda da 4 yıl Kuleli Askerî Lisesinde, 4 yıl Askerî Tıbbiyede ve 8 yıl da Bursa Askerî Lisesinde matematik ve fizik öğretmenlikleri yaptım.
Ticaret Lisesinin bulunduğu yer oturduğumuz eve de yakındı. Ders verdiğim iki ayrı sınıfta, iki tane kardeş talebe vardı. Her ikisi de olabildiğine tembel öğrencilerdi.
Ders çalışmama konusunda da son derece ısrarcıydılar. Okul tarafından, özellikle başarı durumları düşük çocukların velileriyle görüşülmesi amaçlanan bir veli öğretmen toplantısı yapılmıştı. Toplantıya ben de davet edilmiştim. Toplantıya gelen velilerden birisi de benim de tanıdığım, Kayhan'da bakkallık yapan Ertuğrul adında bir veliydi. Doğrudan yanıma gelip bana selam vererek: "Yüzbaşım beni çağırtmışsınız" dedi.
Bu Ertuğrul Bey, öğrencim olan iki haylaz kardeşin babasıydı. Ben durumu kendisine ayrıntılarıyla anlatıp ondan çocuklarına biraz çekidüzen vermesini istedim.
Ertuğrul Bey beni dineldikten sonra açık sözlülükle dedi ki:
"Yüzbaşım siz benim oğlanlar için ders çalışmıyorlar, zayıf alacaklar filan diye lütfen zahmet buyurup kendinizi üzmeyin. Ben onların yerleri belli olsun, zapt olsunlar diye okula gönderiyorum. Önünde sonunda gelip yanımda çalışacak ve sonunda bakkallık yapacaklar zaten."
Ben bu sözleri ibretle dinlemiş ve hocalığın yeni bir yönünü de böylelikle idrak etmiştim. Demek ki hocalığın bir görevi de çocukları zapt etmekti. Bu da benim için yeni bir ders olmuştu.
Ertuğrul'un çocuklarına hocalık yapmamın bize tek olumlu geri dönüşü ise, hocalara satın almaları için stokundan özel olarak seçip Ticaret Lisesine gönderdiği en kalitelisinden tekerlek kaşar peynirinin bir diliminin de benim payıma düşmesiydi. Tabii parasını tam değeri ile ödeyerek...
Mehmet Karavelioğlu-50 Yıl Karavana