Ticaretle uğraşan bir firmada çalışırken günlük bazı gazeteler iş yerine kadar geliyordu. Bunlardan bir tanesi de Türkiye gazetesiydi. Ben de bu gazeteyi çok önceden okumuşluğum, bilmişliğim olduğu için, iş yerine gelince de sürekli takip etmeye başlamıştım. Önceleri dikkatimi çeken bazı haberleri okuyordum. Daha doğrusu şöyle bir karıştırıp kendimi okumuş sayıyordum... Sonraları zamanın verdiği süreklilik hissiyle her sayfasını, her yazarını okumaya başladım. Beni geliştirdiğini hissediyordum. Çünkü gündemden, tarihten, kısacası her şeyden haberim oluyordu bu sayede... Bir gün, müşterimiz olan yaşlı bir amca ziyarete geldi bizi. Kısa bir muhabbetten sonra canı sıkılmasın diye yerel, ulusal birkaç gazete koydum önüne. İçlerinden birini aldı ve anlatmaya başladı: - Kızım benim iş yerime de gazete geliyor. Birini hatır belası alıyorum ama bu Türkiye gazetesi bir gün gelmese üzülüyorum. Bir şey eksilmiş gibi geliyor. Öyle alışmışım ki yazarlarına, onlar her gün evime, beni ziyarete gelen misafirlerim gibi geliyor! Hatta misafir değil her biri birer evladım gibi... Öyle güzel geldi ki söyledikleri kalbime... Sanki tam da duygularıma tercüman olmuştu. Ben de artık öyle hissediyordum çünkü. Her biri o kadar sıcak, samimi ve bizden birileri... Evvelki gün gazetemi elime aldığımda gördüm ki, hafta içi her gün zevkle, şevkle okuduğum Yılmaz Öztuna Beyefendi vefat etmiş... Öyle üzüldüm ki çok yakınlarımdan biri vefat etmiş gibi geldi inanın... Hele gazetede 1960'lı yıllara kadar 'Kızıl Sultan' diye karalanan ve tarihçiler tarafından pek savunulmayan Sultan Abdülhamid Han'ı ilk defa onun büyük bir devlet adamı olarak savunması haberini okuyunca daha bir duygulandım. Böylesi değerli insanlar yazıyordu bu gazetede... Ve ne garip değil mi? Her gün ilk sayfada yazan yazarın, o gün de ilk sayfadaydı vefat haberi... Üzüntümden sonra bir kaygı kapladı içimi. Artık kim yazacaktı onun sütununda? Çünkü bazen yeri doldurulamayan insanlar vardır. Onun sütununu geçmişle bugünü sentezleyip kim doldurabilirdi? Prof. Dr. Arman Kırım vefat ettiğinde de aynı hislere, aynı kaygılara kapılmıştım. Yerini doldurabilen olmadı... Demek ki bu gazetede yazan, bize ulaşan kim varsa, vefat ettiğinde aynı duyguları hissedeceğim... Bu yüzden Allah her birine uzun, sağlıklı, hayırlı ömürler nasip etsin... Vefat edenlere Allahtan rahmet, sevdiklerine sabır diliyorum, kalan sağlar bizimle... Seda Çakar-Ünye/Ordu > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00