Yorgun ve bitkin halkın gözü önünde...

A -
A +

Elimde, dün doldurduğum ama bugün hiç akbil kontörü kalmamış akbilimin şaşkınlığıyla otobüs şoförüne hâlâ kendimi ispatlamaya çalışıyordum. İnsan o kadar yolcunun içinde nasıl mahcup oluyordu öyle... Ama ne yaparsam yapayım, konuşmalarım beyhudeydi, anlamsızdı... Bu arada yolculardan biri dedi ki: -Bayan, akbil satın alınan merkezlerden birine gidin oradan sorun. Burada ne söyleseniz faydasız. İster istemez cebimden tekrar bilet parası ödeyip şoförün akbilini kullandım; öfkeden ve utançtan kıpkırmızı olmuş bir çehreyle arkalara doğru ilerledim. O an nasıl üzüldüğümü kelimelerle anlatamam. Şimdi ben ne yapacaktım? Yok olup giden akbil kontörlerime mi yanacaktım? Tekrardan akbile vermem gereken parama mı? Hakkımı aramak için mesaimden nasıl izin alacağıma mı? Nereye bile gideceğimi bilmediğim adresleri dolaşma mı? Yeniden akbile parayı hangi bütçemden nasıl tedarik edecektim? Tekrar bir akbil parası ayarlayabilmek benim gibi çalışan bir anne için inanın hükümetin İMF görüşmelerinden daha zor çözümlenecek bir sorundu. Araya sora bir akbil satış merkezine ulaştım. Durumumu anlattım. Elimdeki akbil kartımı alıp kontrol ettiler. Gerçekten içinde kontör kalmamıştı. Dedi ki görevli: -Hanımefendi, doldurduğunuz akbil karşılığında size bir de fiş veriliyor. O fiş yanınızda mı? Hemen çantama baktım. Allahtan dün aldığımda atmamıştım. O fişi alıp galiba oradaki numaralara göre tekrar kontrol ettiğinde dedi ki memur: -Hanımefendi, sizin getirdiğiniz bu akbil elimdeki fişte kayıtlı akbil değil. -Nasıl değil? Üzerinde kimliğimi görmüyor musunuz? -Kimlik size ait olabilir. Ama akbil olarak getirdiğiniz chip'i başka. -Bu nasıl olur beyefendi? Ben daha dün doldurdum bu akbili. Sonra da bir kere metrobüste bir kere de bir otobüste kullandım. -Her ikisinde de bizzat siz mi kullandınız? -Hayır, ikincisinde otobüsün arka kapısından zor bindiğim için elden ele göndererek kullandırtmıştım. Dedi ki memur: "Galiba sorun burada. Belli ki birisi sizin karttaki akbil chip'ini kaşla göz arasında çıkartıp kendi boş akbilini sizin chip ile değiştirerek kartınızı geri göndermiş." İnanamadım. Şaka gibiydi: -Beyefendi o kalabalıkta bu kadar zor bir işi, kim nasıl bu kadar çabuk ve kolay başarabilirdi ki? -Kolay değil ama imkansız da değil. O bakımdan akbilinizi her zaman kendiniz kullanacaksınız. -Ben şimdi ne yapacağım? -Durumunuzu kullanım sakıncaları şeklinde rapor olarak yetkililere ileteceğiz. Ama giden akbilinizi cebinizden çalınmış para gibi düşüneceksiniz. Şaşırmamak elde değildi. Bir otobüste, elden ele gönderilen akbilin basıldığı o kısacak anda; dolu olup olmadığını kontrol etmek... Sonra dolu akbili takip edip elden ele geçerken ele geçirmek... Sonra da chip'ini kaşla göz arasında değiştirip dolu akbil chip'ini cebe indirmek. Bu nasıl akla hayale gelmeyen bir dolandırıcılıktı? Bu nasıl el çabukluğuydu? Hırsızlık, bir dar gelirlinin akbilinin kontörüne dahi göz dikecek kadar mı ilerlemişti (!) Bu kadar cin fikirlilik ve bayağılaşmak mümkün müydü? Ben o ayki ikinci akbil parasını, ete muhtaç mutfağımdan biraz daha kısarak tekrar karşılamaya çalışırken, kim bilir o akbil yankesici daha kaç zavallının akbilini aşırmak için otobüslerde akşam üstü indi bindi yapma görevine çıkacaktı. Akşam saatlerinde yorgun ve bitkin insanların gözü önünde akbil yankesiciliğine devam edecekti... Rumuz: "Bir mağdur" -İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.