"Zaten annene sözün varmış"

A -
A +
Hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Selahattin hocanın dinî konuşmalarını duyunca tebessüm ederek “ben de namaz surelerini öğrenmeye çalışıyordum. Siz kapıyı çalınca kitabı kaldırdım” diyerek sakladığım yerden çıkardım.
 
Bir anda Selahattin hoca neşelenmeye başladı. Meğer o da benim fikrimi tam olarak bilemediğinden “acaba nasıl yaklaşsam” düşüncesindeymiş. Kitaba bakarak, “namaz surelerini Türkçe öğrenmek zordur. Doğrusunu ezberleyemezsiniz” dedi. Ben de gülerek onaylayınca Selahattin öğretmen “Beraber cami hocasına gidelim ben de tecvitli bilmiyorum, birlikte öğreniriz” dedi. “Dedikodu olmazsa isabetli olur” dedim. Ne de olsa içimizde farklı görüşte öğretmenler de vardı.
 
“Olmazsa buraya davet ederiz, senin evde her gün yarım saat ders alırız” dedi.
 
Hâlâ getirdiği kitapları merak etmekteydim. Bir türlü kitapların isimlerini okuyamamıştım. Masa bize uzaktı. Merakımı gidermek için “masaya koyduğunuz kitaplar nedir” diye sordum. Gülerek gidip aldı ikisini de. Kalın ve deri kapaklı bu kitapların isimlerini bana okudu:
 
“Seadet-i Ebediyye” ve “Kimyayı Saadet” dedi. Sonra da “bunların adını duymuş muydunuz” diye sordu. “İlk defa duyuyorum” dedim. “Bu iki kitabı size hediye ediyorum. İnşallah okur faydalanırsınız” diye bana uzattı.
 
Hem sevinmiş, hem de mahcup olmuştum. “Bari ücretlerini vereyim, bir hayli pahalıdır bunlar” dedim. “Olmaz, benim hediyemdir size, para vermeniz gerekmez” dedi. Sonra da “tez vakitte Kur'an-ı kerim okumaya başlayalım, ben imam efendiyi tanıyorum. O da sevinecektir” dedi.
 
Hazırladığımız çayı içerek sohbeti devam ettirdik. İkimiz de hâlimizden memnunduk. “Bir an evvel namaza başla, zaten annene sözün varmış” dedi. “Zaten acele etmekteyim, birkaç sure daha öğreneyim hemen başlayacağım” dedim.
 
İşte Selahattin Paksoy Hocamızla ve ağabeyimle “Seadet-i Ebediyye” ile 1972 yılının eylül ayında böyle tanışmıştım. Ertesi gün Kur'ân-ı kerimi okumaya başladık. Bir haftadan sonra artık kendimiz okuyorduk.... Daha sonra da o yıllarda adı Hakikat gazetesi olan gazeteme abone oldum. Postayla kasabaya gelirdi.
 
Kendisinden Rabbim razı olsun, ebedî saadetimize vesile oldu. Güzel insanlarla tanışmamıza, hayatımızı huzurla yaşamamıza vesile oldu. Vefalı, candan, sevgisi gönlümde ebedî yaşayan, saygıdeğer bir büyüğümdür. Şimdi bu hatıramı Türkiye gazeteme yazıyor olmam da ayrı bir mutluluk…
 
     Seyfettin Karamızrak
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.