“İşçi parayı sayıp tezgâha bırakırken tüccar şaşkınlık ve hayranlık içinde kalmış!..”
Zengin mi zengin bir tüccara hanımı bir gün dayanamayıp demiş ki:
-A efendi her gün çarşı pazara gönderiyorum, bir gün olsun doğru dürüst bir et alıp da getirmedin. Ne zamandan beri artık ete hasret kaldık. Ne olursun hiç olmazsa bu defa git parana kıyıp biraz et al da et yüzü görelim.
Adamcağız artık ağzıyla istenince hayır diyememiş. Gitmiş kasabın önüne, arabasından inmiş. İçeri girmiş. Kasap “buyurun Efendim, ne arzu ederdiniz?” demiş.
Bizimki geçmiş buzdolabının önüne, sıra sıra dizilmiş etlere göz gezdirirken içinden düşünmeye başlamış. Acaba “şuradan bir kilo kuşbaşı mı alsam?”, “sekiz on kalem pirzola mı alsam?”, “birazcık kıyma mı çektirsem?”
O buzdolabının önünde karar vermenin kararsızlığını yaşarken içeriye bir vatandaş girmiş. Üzerinde inşaat kıyafeti, elinde inşaat ustası torbası, üstü başı çimento tozu:
-Selamün aleyküm, demiş.
Kasap selamı alıp buyur deyince de:
“Şuradan şu karkas etin şu kısmını kesip öylece bana tartıver” demiş...
Kasap tabii ki o kısmı kesip parçalayıp tartıp kâğıda sararak işçiye uzatmış. İşçi parasını sormuş. Cebinden çıkardığı parayı sayıp tezgâha bırakırken bizim tüccar şaşkınlık ve hayranlık içinde demiş ki:
-Kardeşim maşallah çok beğendim alışverişini Bir şey sormama izin verir misin?
-Buyur beyim?
-Bu akşam size misafir olabilir miyim?
-Hay hay, buyur başım gözüm üstüne...
Kasaptan et almadan çıkan tüccar, inşaat işçine arabasını gösterip “buyur binip gidelim” demiş. Yol boyu giderlerken biraz samimiyet artınca merakımı af buyur diyerek konuşmaya başlamış tüccar. Ben de bugün et almaya geldim. Hanım da benden et istedi. Ama elim gidip de bu kadar et alamadım bir türlü. Senin bu kadar eti alırken hiç elin titremedi mi? Yarını hiç düşünmüyor musun?
-Ya beybaba yarını niye düşüneyim. Yarına Allah kerim. Bugün kazanıp bugün yiyoruz çok şükür.
-Eve giderken haber vermeden mi gideceğiz?
-Ya beybaba ne gerek var. Bir misafirim gelmiş. Hoş gelmiş sefa gelmiş.
Bu arada eve gelmişler. Şehrin kenar mahallelerinden birinde bir giriş kat... İşçi kapıdan seslenmiş sadece:
-Hanım bir misafirimiz var.
İçeri girdiğinde evdeki olandan ikram edilmiş. Et pişirilmek üzere iken tüccar müsaade istemiş. Giderayak demiş ki işçiye:
-Seni zengin etsem bana peki der misin? DEVAMI YARIN