Biz, güvenlik firmasının Genel Müdürü olan emekli yüzbaşının anlattıklarını ağzımız açık dinlemeye devam ediyorduk. Yüzbaşı da heyecanlanmış o günleri yeniden yaşıyor olmuştu: "Askerim beni ciddiyete davet eden kibar bir ikazda bulununca kahkahamı bıçak gibi kestim: -Affedersin, birden anlattıkların saçma geldi. Kusura bakma... -Zaten o yüzden anlatmak istemedim ya komutanım. -Peki sonra? -Ben o kimsenin vücudundaki rahatsızlığı, şiddetine göre günlerce bazen haftalarca kıvrana kıvrana vücudumdan atıyorum. Yani rahatsızlığı bana geçiyor ama bende de kalmıyor. İlk başlarda böyle orijinal biri olmak hoşuma gidiyordu. Ama sonraları sıkılmaya ve bunalmaya başladım. Hatta sıkıntı vermeye başladı bu hal... Bu halimden kurtulmak için doktorlara gittim. Hepsi birkaç cümle anlatınca sizin gibi kahkaha attı... Daha ileri gidersem beni tımarhaneye gönderebilirler diye sustum. Hatta şu anda biraz daha ilerisini size anlatıp anlatmamakta bile kararsızım. Öyle heyecanlandım ki, anlatmaktan vazgeçerse diye ödüm koptu. Dedim ki: -Yeminle söylüyorum ciddi olarak dinleyeceğim. -Sizin ciddi olarak dinlediğinizi biliyorum komutanım. Zihniniz şu an allak bullak... Hepsi bana ayan... Ben sadece anlattığımda kabullenebilir misiniz diye endişe ediyorum. -Sen anlat... Kesin dinleyeceğim... Yüzbaşı bunları anlatırken, biz de üç kişi koltuğumuza yapışmış, ağzına bakıyorduk. Devam etti yüzbaşı anlatmaya: -Dedi ki bak komutanım... Son birkaç senedir de insan bedeni çevresinde ismini belirtemediğim bir hâle, bir titreşim, bir enerji akımı peyda olmaya başladı Yeşilimsi bir renkte titreşimler... Odaklanarak baktığımda hissettiğim bu enerjiyi merak ettim uzun süre... Sonra onun da ne olduğunu çözdüm... Hadesten tahareti bilir misiniz? -Evet... Gusül abdest'i ve namaz abdest'i alma olayı... -İşte insanlarda hadesten taharet sonrası oluşuyordu bu hâle... -Allah Allah... -İnsanın çevresinde oluşan bu nurdan zırh bana ayan olmaya başladığında önceleri zevk alıyordum. Sonraları bunaldım. O nurlu öteki nursuz beriki şöyle... Mahvoldum... Kurtulmaya çalıştım. Elimde değildi... Toplumdan uzak yaşamaya çalıştım... İçime kapandım. Asker arkadaşlarımdan biraz ayrı durmam da aynı sebepten... Bu anlatılanlar hayret vericiydi. Fakat yine de doğru söyleyip söylemediğini test etmeliydim. Ama nasıl? Vakit akşam üstüydü. Yemek saatiydi... Dedim ki: -Yemekten sonra yanıma gel... Bana ne dese beğenirsiniz, gülümseyerek: -Komutanım, şu an beni test etmeye hazırlanıyorsunuz. Zihninizden geçen bu... Dondum kaldım... (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00