Bir vakit farz namazı özürsüz kazaya kalan kimsenin hiçbir sünnet ve nâfilesi kabûl olmaz!
Oflu Mehmet Emin Efendi Osmanlının son devrinde yetişmiş âlim ve velîlerdendir. 1815 yılında Trabzon-Of’ta doğdu. 1838 yılında İstanbul’a geldi. Saçlı Hacı Mehmet Efendi’den ders aldı. Vefatına kadar İstanbul Fatih Camiinde vaiz ve hoca olarak görev yaptı. 1901 yılında vefât etti. Nakşibendi tarikatinde idi. En meşhur eseri olan Necât-ül-Mü’minîn kitabının son sayfalarında buyuruyor ki:
İbni Âbidîn nâfile namazları anlatırken diyor ki: (Sünnetler, farzlar ile ve vâcibler ile berâber ayrıca kılınan başka namazlar demektir. Müekked olan ve müekked olmayan sünnetlerin hepsine nâfile namaz denir. Çünkü, farz ve vâcib olmayan namazlar, nâfiledir. Nâfile denilen namazların hepsi, sünnet değildir. Sünnet namazı özürsüz ve devamlı olarak terk eden, eğer sünnet olduğuna inanıyor, saygı gösteriyorsa küçük günaha girer. İnanmadığı, saygı göstermediği için kılmayan ise, kâfir olur. Dinden olduğu zarûrî bilinen, yâni câhillerin de bildiği bir şeyi inkâr eden de kâfir olur.
Hanefî mezhebine göre, icmâ hâsıl olmuş, yâni dört mezhepte de aynı olan bir hükmü inkâr eden de kâfir olur. Müekked sünneti özürsüz devamlı terk etmek günahı, vâcibi terk günahına yakındır. Devamlı terk etmek dalâlet olur. Terk eden levm edilir, azarlanır. Farzlardan sonra kılınan sünnet namazlar, farzların içindeki sünnetlerden özür ile, meselâ unutarak terk edilen sünnetlerin yerine geçecek, böylece farzları tamamlayacaktır. Yoksa, sünnet namazlar, hiç kılınmamış farzın yerine geçmez, terk edilmiş farzı tamamlamaz...