Akçay’da sonbahar...

A -
A +

Balıkesir’in Ege kıyısında Kazdağları ve Madra Dağları arasında zeytinlikler içinde uzanan güzel bir körfez kıyısıdır Akçay. Siz burayı yazın denizden karaya poyraz eserken soğuk suları, zeytin yeşili, mandalina kokusu ve Kazdağları’nda güneş batarken göreceksiniz. İnsana huzur umut sevgi ve yaşama sevinci aşılıyor. Bir renkten bir renge geçerken binlerce bitkinin yetiştiği Kazdağları'nda güneş batarken esen rüzgâr temiz havayı ve çam kokusunu içinize dolduruyor.

 

Soğuk suları, serin denizi yakamoz manzaralı plajları, temiz havası ve kordonu ile sevdiğim bu sahil beldesi Akçay 49 yıldan beri gelip kalmam için her yaz beni buraya çağırıyor.

 

Ben de ailecek hemen her yıl geliyor havalar iyice soğuyana kadar yani ekim sonuna kadar Akçay’da kalıyorum. Ülkemizin her tarafından insanlar buraya akın akın geliyor tatil yapıyorlar. Evleri olduğu hâlde büyükşehirlerden kaçan niceleri yaz kış burada kalıyorlar. Eylül ve ekim ayı Akçay’ın ve Akçay'da tatil yapmamın en güzel zamanıdır.

 

Temmuz, ağustosta olduğu gibi kalabalık yoktur. Çoğu yazlıkçıların dönmesi okulların açılmasıyla Akçay’da nüfus yoğunluğu normale dönüyor. En başta trafik rahatlıyor, sokaklar biraz daha nefes alıyor. Eylül ve ekim Akçay’ın en güzel zamanıdır. Havalar biraz serinlemeye başlayınca o yakıcı sıcak da azalıyor. Soğuk da fazla olmadığı için denize girmenin kumsalda güneşlenmenin en güzel zamanı oluyor. Yani Akçay’da sonbahar diğer söylemle hazan mevsimi başlıyor.

 

Akçay’da yaz kış orada kalanların ve yaşı 50’nin üzerinde olanların çoğunluğu bilhassa akşam saatlerinde sahile çıkıp kordonda birkaç tur atarken denizlerden esen ince temiz havanın keyfini yaşayıp soğuk sulardan içerek gördükleri güzelliğin tadına doyum olmaz bir şekilde Kazdağları'nda güneşin batışını seyrediyorlar...

 

     Aslan Torun-Akçay

 

 

ŞİİR

 

 

     Dünler daha güzeldi

 

Yaşanacak ne kaldı, dünler daha güzeldi

 

Sevgi saygı azaldı, dünler daha güzeldi.

 

 

 

Empati güven vardı, dostunu öven vardı,

 

Fakire veren vardı, dünler daha güzeldi.

 

 

 

Hilesizdi gıdalar, kilitsizdi kapılar

 

Stressizdi insanlar, dünler daha güzeldi

 

 

 

Güzellikler pek çoktu, aç gözlü hırsız yoktu,

 

Milletin gözü toktu, dünler daha güzeldi.

 

 

 

Güvenli kentler vardı, inançlı fertler vardı

 

Yürekli mertler vardı, dünler daha güzeldi

 

 

 

Nöbetçi aç gözünü, köye döndür yönünü

 

Övme bana bugünü, dünler daha güzeldi

 

     Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)

 

 

BİTKİLERİN DİLİ

 

 

Hünnap

 

Hünnabın ana vatanı Türkiye değildir. Ama Marmara’da, Batı ve Güney Anadolu yörelerinde yetiştirilebilmektedir. Zeytin çekirdeği gibi iri ve sert çekirdeği vardır. Ham hâlde iken yeşil, olgun hâlde kırmızıya daha sonra da siyah-mor renk alır. Dalından koparıldığında küçük bir elmaya benzer ancak dalından koparıldıktan birkaç saat sonra sararır ve sertliği kaybolmaya başlar...

 

Hünnap meyvesi yorgun bedeni rahatlatır ve gücüne güç katar. Zihnî yorgunluğu giderir. Yorgunluğa iyi gelir. Stresin kolay atlatılmasına yardımcı olur. Güçsüzlük ve ağrı sebebiyle uykusuzluğa iyi gelir. Bedeni dinçleştirir ve gençleştirir. A vitamini ve normalden çok daha fazla C vitamini içerir. Kalsiyum, bakır, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum, sodyum ve çinko mineralleri vardır. Orta Doğu’da bir dönemler bitkinin yapraklarının ishal, bağırsak parazit ve solucanlarını öldürmekte kullanıldığı rivayet edilir. Öksürüğe iyi gelir. Akciğerlerin ve iç organların yatışması ve sakinleşmesine yardımcı olur ve su tutmasını önler...

 

Sağlığınız için doktorunuza danışınız.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.