Sadece bir gün "Anneler Günü" olmaz. Senenin her günü anneler günüdür. Her gün her saat anneler günü kutlansa yine yetmez ve anne hakkı ödenmez. Ben annemi 1995 yılında kaybettim. Her geçen gün, her geçen yıl ona olan hasretim, daha da artmakta ve büyümektedir. Hangi yaşa gelirsek gelelim anne kucağına, anne sevgisine, anne merhametine ve anne şefkatine her günden daha çok muhtaç hâle geliyor ve onların yokluğuna alışmamız mümkün olmuyor. Annesiz olmanın, yani öksüz kalmanın yaşı olmuyor dostlar. Kalabalıklar içinde kendinizi yapayalnız hissediyorsunuz. Şöyle derinden bir of çekmek geliyor içinizden, yapamıyorsunuz. Bu kaçıncı anneler gününü annesiz yaşamak? Onu anarken kucağına sığınıp elini öpmeyi ne kadar çok isterdim ama ne yazık ki artık yok.
Rahmetli annemin okuma yazması yoktu. Ama cahil değil okuma yazmanın kıymetini bilen bir olgunluğa ve anlayışa sahipti. Bana anlattığı hikâye, kıssa ve menkıbeler benim gelecekteki yani şimdiki hayatımda çok önemli yol gösterici rehber olmuşlardır. Beni ilkokuldan sonra bir yıl hocaya göndererek sağlam dinî bilgileri almamı ve rahmetli babamın biraz çekingen kalmasına rağmen beni ısrarla Şavşat’a gidip ortaokulda okumamı sağlamıştır. Daha sonraları 13 yaşında evden ayrılıp okul, memuriyet derken bahtımın rüzgârına kapılıp ekmek derdi için gurbete çıkınca onun yanında olamadım ve hep onun şefkatli kucağından mahrum bir ömür geçirdim. Ama o uzaklardan olsa bile bana şefkatini ve sevgisini hiç eksik etmedi.
Ben de fırsat bulunca yanına gidip kendimi şefkatli kollarına atıyordum. En büyük eksiğimiz devamlı beraber olamayışımızdı. Ne zaman yanına varsam limanına sığınsam beni şefkatle kucaklar “oğlum ben senden memnunum Allah da senden memnun olsun, ayağın taşa rast gelmesin” derdi. Canım anneciğim keşke hep senin yanında kalabilseydim.
Bu vesileyle ölmüş bütün annelerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaşayan bütün annelerin de anneler gününü de kutluyorum. Sağlık ve esenlik dileklerimle...
Aslan Torun
ŞİİR
ANAMDAN ÖĞÜT
Dinle nasihati anadan oğul,
Aç gözünü, toz yabana gitmesin.
Nedamet eyleme, sonradan oğul,
Birkaç kelam, söz yabana gitmesin.
Kuzu salma aç çobanın önüne,
İyice bak! bey olanın dününe,
Ömrü billah Beytullahın yönüne,
Dönmediyse sal, obana gitmesin.
Harama uzatma sakın o eli,
Ömür de rızık da ezelden belli,
Tutmazsan sözünü öl bundan kelli,
Yaşadığın ot, samana gitmesin.
Aslını saklamak haramdır derler,
Aslıyla övünmek, ziyandır derler,
Aslını unutmaz, asıl o erler,
Sahip çık da, ol gümâna gitmesin.
Padişahlar tacı tahtı terk eder,
Mevla nice rızıklara gark eder,
İstemeden istemeye fark eder,
Taleplerin asumana gitmesin.
Demem o ki, olmayasın kula kul,
Nasihat öğretmez medrese, okul,
Hakk'ı hatırlatan dost ile takıl,
Koca ömür toz dumana gitmesin.
Mustafa Özkahraman
“Din Büyüklerimiz buyurdular ki: Mektûbat'ta Mehmed Ma'sum hazretleri buyuruyorlar ki: Nefsi köreltmek suretiyle, açlık çekmek sûretiyle, inziva sûretiyle, insanlarda fevkalade hâller olur. Bu fevkalade hâllerin ne maksatla olduğunu ve olacağını Allah bilir. Eğer Allah’ın kullarına üstünlük taslamak, onların gayb olan şeylerini bulmak veyahut da şunu bunu yapmak, hatta ilaç yapmak ise, buna Müslümanlıkta keramet denir. Müslüman değilse, istidrac denir. Fakat buyuruluyor ki; İkisinde de kibir vardır. Keramet gösterdiği hâlde kibir var, çünkü yüzü insanlara dönük. Eğer kalbinde mahlûkat yoksa, Allah varsa, ona ârif denir, marifet ehlidir. Onun kerametle falan hiç ilgisi yoktur. Sadece, en büyük kerameti, baktığı zaman kimin ne maksatla oturduğunu, kimin ne maksatla dinlediğini, kimin ne maksatla yaşadığını ne maksatla ibadet ettiğini, hepsini bilir. Dolayısıyla, insanlık hâlleri çok fazladır.”