Ayıplanma korkusu

A -
A +

Dinî konuları anlatıp öğrenirken utanılıp çekinilmez. Ama şimdi öyle bir hâldeyiz ki sadece dinde mi? Hemen hemen her durumda “ayıplanırım” ve “utanırım” korkusuyla yaşıyoruz ve ister istemez geri çekiliyoruz. Eskiden şalvar giyilirdi ama kimse utanmazdı. Yırtık ayakkabı ve lastikle okula giderdik kimse utanmazdı, bisikletimiz yoktu kimse utanmazdı; elimize ve cebimize kimse para koymazdı vermezdi yine de utanıp ayıplanma korkusuyla yaşamazdık. Hemen hemen askere gidene kadar durum böyleydi. Utanmanın U’su bile yoktu.

 

Bu ayıplanma denen illet bizi sarmaşık gibi sarmış durumda, çocuklarımıza bakıyorum eksik hiçbir şeyleri yok ama böyle bir ruh hâlindeler maalesef. Eskiden cuma günü karneyi aldığımız zaman pazartesi günü hemen camiye koşardık. En küçüğü 3-4, en büyüğü de 18-19 yaşında vardık ve yine giderken utanmazdık. Şimdi de çocuk 11-12 yaşında oldu mu “ben daha gitmem” diyor, utanıyor. Tam Kur’ân’a geçecek, olacak iş mi? Ama bir gerçeği de belirtelim. Günümüzde çocuklarımızı değil tatil zamanlarında okul zamanlarında bile yalnız bırakmayan sosyal medya paylaşımları ve internet siteleri var. Onlardan kurtulup de kendi hayatına kendisi yön verebilen yetişkin insan sayısı bile bir elin parmakları kadar az iken çocuklarımızın böyle bir dünyadan uzaklaşmalarını beklemek biraz zor değil midir?

 

Çocuklara bu dünyada okumaktan başka bir çaresizlik ve tükenmişlik bıraktık maalesef.

 

Anlaşılan o ki ve gayet açık ki ne varsa eskilerde var, yoklukta var, şükürde var. Boşuna dememişler “şükürden büyük kanaat olmaz” diye. Bir laf var “gönül ferman dinlemiyor” diye. Bunu herkes bilir. Gönül ferman değil aslında Rabbini, Peygamberleri, hulefa-î râşîdin’i, aşere-i mübeşşere’yi ve Ehl-i sünnet âlimlerini dinlemelidir.

 

“İş budur bundan başkası hiçtir” demişler yine. Gerçekten de iş budur. En büyük nimet Allah korkusu ve Allah sevgisidir. Peygamber sevgisi ve onun yolunda olanların sevgisidir. Selam ve dua ile…

 

     İsmail Susam-Trabzon

 

 

ŞİİR

 

 

     Nerden çıktın karşıma!

 

 

 

Nerden çıktın karşıma, aklımı başımdan aldın.

 

Yaşardım tek başıma, aklımı başımdan aldın.

 

 

 

Gözlerinde kayboldum, sensizliğe kaydoldum.

 

Aşk-ı pürmelal oldum, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Gönül köşküme kondun, bilesin ilk ve sondun.

 

Dilim lal, nasıl sordun, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Elim kolum bağlandı, gözüm gönlüm ağlardı.

 

Yolum sana bağlandı, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Gözüme indi perde, kendimi buldum yerde.

 

Yiğitlik vardı serde, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Hasretinle yakarsın, gamzene gül takarsın

 

Gözlerini saklarsın, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Deli divane oldum, aşkınla sarardım, soldum.

 

Neler umdum, ne buldum, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Gündüzümü söndürdün, viraneye döndürdün.

 

Bende, seni öldürdün, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Susuz kaldı deryalar, kumsuz kaldı sahralar.

 

Gülsüz kaldı baharlar, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Ayları karıştırdım, derdini araştırdım.

 

Kendimle savaşırdım, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Hayatım hep sensizlik, benimkisi densizlik.

 

Sensiz kaldım, bensizlik, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

Kara gözlüm gelsene, ne hâldeyim görsene.

 

Aciz kulu sevsene, nerden çıktın karşıma.

 

 

 

     Aciz-A. Gök (Sultan Divanından)

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

 

MUHABERAT: Haberleşmeler.

 

MUAMELAT: Muamele kelimesinin çoğulu. 1. Dairelerde yapılan kayıt, takip vesaire gibi işler.

 

MUAŞERET: Birlikte yaşayıp iyi geçinme. Adâb-ı muaşeret: Görgü.

 

MUHAKEME: 1. Dâva için iki tarafın mahkemeye başvurması. 2. iki tarafı dinleyip hüküm verme. 3. Bir hüküm çıkarmak için bir işi zihinde inceleme. 4. Yargılama. 5. Felsefede uslamlama, usa vurma.

 

MUHÂTAB: 1. Hitap olunan, kendisine söz söylenilen. Kendisiyle konuşulan kişi 2. Gramerde ikinci şahıs.

 

MUHAYYEL: Tahayyül olunmuş, hayal kurulmuş.

 

MUHAYYER: 1. Seçmeli, beğenmeye bağlı, beğenmece. 2. Türk müziğinin en eski ve en çok kullanılan makamlarındandır.

 

MUHKEM: 1. Tahkim edilmiş, sağlam kılınmış, sağlam, berk, sağlamlaştırılmış, kuvvetli. 2. Değiştirilmesi mümkün olmayan yazı, söz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.