Bu bölümde, Bakü’de bulunduğum zamanda, Karabağ Zaferi ve Türkiye’nin desteğiyle alakalı müşahede ve mütalaalarımı aktaracağım.
Çetin coğrafi şartlarda, 44 gün devam eden II. Karabağ Harbi (Büyük Vatan Muharebesi), 9 Kasım 2020’de Şuşa’nın zaptı ve kesin zaferle neticelendi. 28 yıl süren işgalde Ermeniler her türlü mezalim ve katliamı yapmışlar. Camileri ahıra çevirmiş, tarihî beldelerde taş üstünde taş bırakmamışlar. Bir şok dalgası mahiyetinde tezahür eden askerî mağlubiyet onlara yerlerini, destekçilerine de Türk’ün gücünü gösterdi. Bakü’de sohbet ettiğim dostlardan edindiğim malumatlar, TV ve gazetelerdeki haber ve yayınlar millî ve manevi hislerin zirveye ulaştığını gösteriyor. Zafer, işgal yıllarının hüznünü silmiş. Dağlık Şuşa şehrine çıkılması imkânsız noktalardan sızan 8/10 kişilik timler, gece baskınlarıyla 70/80 kişilik Ermeni mevzilerini darmadağın etmiş panikleyen Hocalı saldırganları birbirlerini vurmuş. Murov dağlarındaki bir operasyonda komutan “Evlatlar! Harekât riskli. Şehitler vereceğiz. Bir evin tek çocuğu olan, ana-atası hasta olan 3-4 yaşında çocuğu olanlar gelmesin” der. Lakin hiçbir asker bunu kabul etmez. İmanlı Türk gençleri Hocalı masumlarının kanını yerde bırakmamış elhamdülillah.
Sohbet ettiğim soydaşlarımız, Türkiye’nin askerî, teknik, maddi ve manevi desteğinden dolayı minnettarlar. Devletimizin ‘hariçten müdahale eden ateşle oynar” diyerek, millî silahlarımız, şartsız siyasi desteğimizle, SİHA'larımızla yanlarında durduğunu belirtiyorlar. Bu ferasetimiz, var olan Türkiye sevgisini misliyle artırmış. Bakü’de, Azerbaycan bayrağının olduğu hemen her yerde şanlı bayrağımız da dalgalanıyor. Bu, ruh birliğine, hakiki kardeşliğin kuvvetine delalet ediyor. Hâlihazırda, imzalanan Şuşa Beyannamesiyle iki Türk ordusu fiilen tek ordu şeklinde hareket etmektedir. Büyük zaferin ikinci seneyi devriyesinde, kadim milletimize bu muzafferiyeti yaşatan aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Hakan Karagöz-Rehber Öğretmen
ŞİİR
Yirmi birinci şiir
BAŞIM DÖNÜYOR
Gamzenin esiri oldum, başım dönüyor başım.
Aradığım aşkı buldum, başım dönüyor başım
Gamzene gönlümü verdim, aşkımı önüme serdim.
Gülistandan güller derdim, başım dönüyor başım
Gamzene baktıkça yandım, ismini andıkça yandım
Seversin sandıkça yandım, başım dönüyor başım
Gamzenin külüne düştüm aşkının çölüne düştüm
Âlemin diline düştüm, başım dönüyor başım
Gamzene salıncak oldum, aşkına oyuncak oldum.
Tatlı bir yumurcak oldum, başım dönüyor başım
Gamzene bakınan yanar, gamzene dokunan yanar
Gamzeni kıskanan yanar, başım dönüyor başım.
Gamzene, zülfüne baktım, aşkının şemini yaktım
Boynuma aşkını taktım, başım dönüyor başım
Gamzenin çilesi aşktır, gamzenin hilesi aşktır
Gamzenin sillesi aşktır, başım dönüyor başım
Dostum diyor ki yapmasan, aşk ateşini yakmasan
Gönlün ateşe atmasan, başım dönüyor başım
Ebu Fehim der kararım, gamzende aşkı ararım
Aşk meclisine sorarım, başım dönüyor başım
Dostum der ki, dünya fâni, ölür gelir bir gün ani,
Aşkında nerde, söyle hani, başım dönüyor başım
Ebu Fehim der anladım, aşkın ateşiyle yandım.
Gamzen gülüşüne kandım, başım dönüyor başım
Dostum der ki, ibret alsan, Mecnun’a Leyla’ya sorsan
Aslı’ya, Kerem’e varsan, başım dönüyor başım.
Ebu Fehim der ki sordum, onlar gibi âşık oldum
Aşkın gamzesini buldum, başım dönüyor başım.
Dostum der ki, anlamazsın, söylüyorum inanmazsın.
Aşk derdinden çıkamazsın, başım dönüyor başım.
Ebu Fehim inanırım, sözlerine aldanırım
Aşkta hayatı yaşarım, başım dönüyor başım
Dostum der maziye baksan, âşıklardan haber alsan.
Bir lahza düşünüp kalsan, başım dönüyor başım başım,
Ebu Fehim aşk yaşarım, yüce dağları aşarım.
Dostun sözüne şaşarım, başım dönüyor başım
Dostum der ki, divanesin, yıkılmış yurt viranesin.
Haddin bilmez bir hâldesin, başım dönüyor başım.
Ebu Fehim der acizim, aşkla pişerim azizim
Aşk gamzene harisim, başım dönüyor başım.
Dostum der ki, sen bilirsin, sanma bu aşkla gülersin.
Aşk yüzünden can verirsin, başım dönüyor başım.
Ebu Fehim son kararım, aşk yolundan dönmemektir.
Can verip sır vermemektir, başım dönüyor başım.
A. GÖK (SULTAN DİVANINDAN)