Babalık fedakârlıktır

A -
A +

Nice çocuklar kendisini seven ve sevgisini yansıtan babalarının bazı ikazlarda kulak çekmesine azarlamasına bozulmaz. Ama nice çocuklar da böylesi durumlarda babasının kendisini sevmediğini düşünür. Sevgisini dayısına, amcasına filan yansıtır.

 

Elbette terbiye edilmeyi, hele de tenkit edilmeyi hiç kimse istemez, sevmez. Biz babalar çocuklarımızı ikaz etmek sebebiyle bazen sevimsizleşsek de çocuğumuzun reaksiyonlarını takip etmek gerekirse onlara profesyonel destek alarak yardım etmek zorundayız. Diğer yandan annelere de bu anlamda çok görev düştüğünü düşünüyorum. Bir kere çocuk yetiştirmek için eğitim gereken durumlarda duygusal davranıp şefkat ile yaklaşmak çocuğa yapılan iyilik değil aslında kötülüktür. Hele bazı annelerin çocuklarıyla hiç ilgilenmemesi, kendini sokağa atması, eş dost ziyaretine gitmesi, internette filan dolaşması, televizyonda merak ettiği dizileri takip etmesi gibi sebeplerle çocuğuna yapması gereken “annelik” görevini yapmaması manidardır. Annesi babası olmayan çocuklara “yetim” diyoruz, “öksüz” diyoruz. Bir de annesi babası olduğu hâlde annesiz babasız büyümek durumunda kalan çocuklar var, ya onlara ne demeliyiz?

 

Mustafa Ali Mahdum

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

AKINCIM

 

 

 

Bülbüller ötende seher inende,

 

Belgrad, Estergon, Uyvar önünde,

 

Ülkeden ülkeye fetih gününde,

 

Fasıla vermedin zafer şarkına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına.

 

 

 

Zaferler dururdu hep yakınında,

 

Durmadı kılıcın bir an kınında,

 

Ne destanlar yazdın her akınında,

 

Yaşın ermese de henüz kırkına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına.

 

 

 

Sana mesafeler boyun eğerdi,

 

Uçardın hilale tolgan değerdi,

 

Toprak sana yatak, yastık eğerdi,

 

Yedi kat asuman vardı farkına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına.

 

  

 

Yoldaşın atındı, yârin pusatın,

 

Niyetin halisti sevap hasadın,

 

Şana değil şehadete susadın,

 

Kanındı yüzünü süsleyen kına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına.

 

 

 

Malkoç, Mihal, Evren, Turhan beylerim,

 

Sizi anar, her dem sizi söylerim,

 

Çiğneyin gönlümü meydan eylerim,

 

Dalga dalga feyzin aktı yakına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına. 

 

 

 

Şanlı Peygamberdi hâlini soran,

 

Şah-ı Merdan idi yaranı saran,

 

Yankılanır hâlâ surlarda nâran,

 

Gelirsin, deseler haydi akına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına.

 

  

 

Çelik gibi göğüs kafeslerini,

 

Yüzümü okşayan nefeslerini,

 

Duyarım kalbimde nal seslerini,

 

Saplandı mızrağın zulmün çarkına,

 

Şan verdin akıncım necip ırkına.

 

                  

 

Celaleddin Küpeli 

 

 

 

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

 

GAZİ MİHAL BEY CAMİİ: Edirne’de Tunca kıyısında Osmanlının kuruluş döneminde büyük hizmetlerde bulunmuş akıncı ailesi Mihaloğullarından Gazi Mihal Bey tarafından 1422'de inşa ettirilen camidir. Kapısı üstünde bulunan üç satır hâlindeki Arapça kitabeye göre II. Murad döneminde 825 (1422) yılında yaptırılmıştır. Kitabede adı geçen Aziz (Bey [?]) oğlu Mihal’in Köse Mihaloğulları soyundan olduğu kuvvetle tahmin edilmektedir. Bu ailenin bilhassa Balkanlarda pek çok hayratının varlığı bilinmektedir. Camii itinalı bir işçilikle işlenmiş kesme taş bir binadır. Caminin evvelce son cemaat yeri önünde dışa tek meyilli ahşap çatılı bir sundurma bulunuyordu. On iki ahşap direğe dayanan bu sundurmanın sağ taraftaki iki bölümü ahşap malzeme ile kapatılmış, direk aralarına da parmaklıklar konulmuştu. Caminin 1920’de çekilmiş bir fotoğrafında görülen şadırvan bugün mevcut değildir. [TDV İslam Ansiklopedisi]

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.