Bahar ayları gelince insanlarda ayrı bir sevinç olur. Çiçekler açar, arılar “vız vız” dolaşmaya başlar, etrafımız rengârenk olur... Bahar ayları gelince okulda derslerden sıkılır kaçmaya yer arardık. Çünkü tabiat bizi dışarıya çağırırdı... Laf aramızda bazen de kaçardık. Bahar ayları gelince içimiz kıpır kıpır olur uzun süren o soğuk ve yorucu kışın ardından bir umut verir bize. Kim bilir belki de 'umut'tur bu mevsimin göbek adı.
Benim gibi yaşı genç insanlara hayatının baharında denir. Burada bir mesaj da vardır âdeta. Yaş ilerleyip çoluk çocuğa karıştığın dönem bu bakış açısına göre mevsimlerden yaz oluyor. Yani her şeyin bol bol olduğu, üretken, verimli vesaire. Biz baharı konuşmaya devam edelim. Bahar kışın evlerine tıkanan insanların yavaş yavaş dışarı çıktığı mevsim. Dengesiz havasıyla insanı hasta eden bir mevsimdir bahar. İnsanlar kabanla ve şemsiye ile dolaşır. Bahar mutluluk ayıdır.
Gençlerin âşık olduğu mevsimdir. Âşık olunacak mevsimdir vesselam. Aşk deyince üniversite yıllarım geldi aklıma. Dersi bitenler sevgilileriyle el ele tutuşup gezmeye giderdi. Ben mi? Ben durakta otobüs beklerdim eve gitmek için. Haramları cazip gösterir bu nefis. İç çekerdim benim de sevgilim olsun diye...
Baharı konuşmaya devam. Bahar temizlik mevsimidir. Gerçi annelerimiz temizlik için her zaman bir bahane bulsa da baharın temizlikte yeri ayrıdır. Baharın dilden dile dolanan esprileri bile vardır. “Geldi bahar ayları…” diye devam eden.
Bahar kıraathanenin dışına taşan müşteridir. Evlerden kırlara uzanma, pikniklerde neşelenmeye başlamadır... Sebze fideleme zamanıdır. Tarla sürme zamanıdır. Çiftçinin en yoğun olduğu zamanlardandır. Dolan taşan müşteriyle bayram eden esnaftır. Bahar öyle bir mevsimdir ki adına şiirler yazılan, şarkılar bestelenendir. Yazmasını bilene kitap bile yazdırır bahar... Aşk, sevgi, muhabbet mevsimidir bahar.
Abdullah Karakoç
ŞİİR
MEMLEKETİM
Espiye’m ben sana âşığım âşık
Gönlümü aydınlatan ışıksın ışık
Her zaman seninle oldum barışık
Canımsın cananımsın benim Espiye’m
Ortaokul liseyi sende okudum
Seni candan seven şairin oldum
Gönülden vuruldum esirin oldum
Canımsın kanımsın şirin Espiye’m
Tereyağlı pidenin adresi olmuş
İki ırmak arasına kurulmuş
Karadeniz sularıyla durulmuş
Yüzdüğüm göllerin derin Espiye’m
Yazın yaylaların soğuk suların
Ahılbaba Dağın eritmez karın
Kıvrım kıvrım gider yayla yolların
Dağlarda vadilerin derin Espiye’m
Yaz gelince yaylalara çıkarız
Ağustos ayları fındık toplarız
Fındık parasıyla düğün yaparız
Kaliteli fındığın olur Espiye’m
Şair Süleyman’ın unutmaz seni
Her zaman severim seni seveni,
Bağrına basıyor Espiye’m beni
Başımın tacısın canım Espiye’m
Süleyman Usta/Espiye-Giresun
UNUTULMAZ ESERLER
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN (MİMAR SİNAN) KÖPRÜSÜ: Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. İnşaatına 1566’da başlanmış ama 1567 yılında Sultan II. Selim zamanında tamamlanmıştır. Mimar Sinan, bu enteresan coğrafyada farklı uzunlukta ve büyüklükte 4 köprü yapmış ve bunları yine büyük bir ustalıkla suni adalarla birbirine eklemiştir. Böylece toplam uzunluğu 636 metre olan genişliği ise 7 metre olan muhteşem bir mimari köprüyü tarihe armağan etmiştir.
Bu genişlik o dönemde karşılıklı ilerleyen iki kervanın rahatlıkla yan yana geçebileceği uygunlukta ve genişlikte bir ölçüdür. Yapımında kullanılan kalker taşlar eritilmiş kurşunla birbirine bağlanmıştır. Mimar Sinan’ın yaptığı sayısız eserde imzasını attığı tek eser, Büyükçekmece'deki bu köprü olarak bilinmektedir.