Hoş geldin nisan, hoş geldin ağaçların çiçek açtığı mevsim, hoş geldin bahar… Nasıl özledik seni bir bilsen! Gel de kışın yorgunluğunu at şu üzerlerimizden… Gel, öyle güzel gel ki kalplerimize; yorgunluktan, kederden, hastalıktan eser kalmasın. Kuru dallardan açan tomurcuklar gibi yeniden filizlenelim. Önce kalplerimiz ısınsın sonra çehrelerimiz! Gel de aydınlansın şu gönül hanelerimiz…
Bahardan mı yoksa o güzel tomurcukların kokusundan mı bilinmez ama doğa uyanıyor, kâinat uyanıyor, canlılar uyanıyor, dünya uyanıyor, bu uyanıştan nasiplenmemek olmaz ki…
Ah nisan, yine eşsiz, yine bambaşka geldin. Bize baharlar getirdin. Mademki geldin vaktidir öyleyse: Bahar içimize de çık gel! diyerek ümitlenmenin… Sadece bedenimize değil, ruhumuza da şifa ol ne olur! Dışarıda mevsim ne olursa olsun içerimizde saklı kalsın en güzel baharlar… Bahar içimize de çık gel çünkü talan olmuş kalplerimizin çiçek bahçesine dönüşmeye çok ihtiyacı var. Nisan yağmurları hüznün değil, gökkuşağının habercisi olsun, ne olur çık gel artık içimize bahar!
Bundan az bir zaman önce sanki hiç umudum kalmamış gibi hissettiğim o zor zamanlardan sonra ceplerimdeki son umut kırıntısına tutunup yollara düşmüştüm. O çakıl taşlı yolda hani sonra papatyalara rastlamıştım. Yetmemiş dar ve yokuş diye sızlandığım o sokaklar da denize çıkıvermişti ansızın… Derin bir yol yorgunluğundan sonra kafamı kalbime çarpıp kendine gelmiştim. Bazen kırılmak gerekir ki ışık içimize sızabilsin. Bu uyanışla kafamı bir yerden kaldırmışım ki hiç sormayın.
Bakıyorum gökyüzü hâlâ mavi, umut hâlâ diri ve ben takvimlerden nisan ayındayım. Hem içimde hem dışımda bahara ilk defa bu kadar yakınım. Kuş cıvıltıları sarıvermiş etrafımı, şaşırıp kalmışım. Gece bitmiş gündüz gelmiş, bir duanın sığınağı beni nice çetin kıştan korumuş da bahara erdirmiş.
İdrakindeyim hakikatlerin, en güzelindeyim mevsimlerin… Önüm şükür, ardım tefekkür… Teslimiyetin huzurundayım. Manevi iklimlerden, bambaşka iklimlere kanatlanmaktayım şimdi. Önüm Hızır, ardım huzur… Bilmeden adımlamışım meğer doğru yolu, dizlerimde yaralarla, düşlerimde karalarla, bilmeden bildirene teslim olarak… Şimdi aylardan nisan ve ben huzur doluyum. İçimde baharın coşkusu, bahar içimize de çık gel diye yıllardır dolanıp durmuşum. Her nasip vaktine esirmiş oysa… Geçen sene bu zamanlar kalbimin baharını bulmuşum. Bu sene artık baharımın baharı olsun. Bayram sevincinden sonra sevinç hiç gitmesin artık içimde dursun. Bir çocuğun salıncak sevinci gibi, dursun bağrımın kıyısında heyecan ve umutla… Ben dört mevsim çiçekler açarım söz. Bahar içimize de çıkıp gelirse… Dışarıda mevsim ne hatırlamam belki ama kalbimdeki bahar iki cihanda da yeter bana…
Kübra Can Karaca
Büyüklere saygı duymak
Eskiden çok eskidendi
Küçüklere sevgi sunmak
Eskiden çok eskidendi
'Aşkito'yu bilmiyorduk
'Babişko'yu demiyorduk
Anlık günlük sevmiyorduk
Eskiden çok eskidendi
Küfür haram nedir bilmek
Aşka değer emek vermek
Riyasız cilasız sevmek
Eskiden çok eskidendi
Kaynanaya hizmet vardı
Amcalara hürmet vardı
Komşulara vermek vardı
Eskiden çok eskidendi
Nöbetçi der, eskidendi
Bitti bütün özellikler
Dünde kaldı güzellikler
Eskiden çok eskidendi
Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...