Anadolu’nun şirin bir kentidir Kastamonu. Çengellerden Olukbaşı istikametine şehrin tam ortasından geçen dere boyunca yürürsünüz, önce tarihî kambur köprü karşılar sizi. Köprüden karşıya geçer huzurun kokusunu içinize çekersiniz. Mevlâna Halid-i Bağdadi Hazretlerinin halifelerinden Şeyh Seyyid Ahmed Siyahi Hazretlerinin kabr-i şerifine tam da bu yoldan gidilir işte. Yavaş yavaş yol alırsınız saadetin membaına doğru tatlı bir yokuştan. Şeyh Mustafa Efendi türbesini geçince sağdaki ilk sokağa girersiniz işte Şeyh Seyyid Ahmed Siyahi Hazretlerinin vasiyeti üzerine defnedildiği Çamurcuoğlu Hasan Ağa’dan intikal eden bahçe karşınızdadır. Bahçe kapısına ulaşmak için sadece beş altı basamak kalmıştır. Heyecanla fakat yavaş yavaş çıkarsınız bu basamakları ve huzurun, saadetin kapısı karşınızdadır artık. Söveleri kesme taştan, üç metre kadar yükseklikte ve taş kemerli olan cümle kapısı üzerinde bir kitabe çarpar gözünüze;
Büyük Çelenli Efendi adıyla bilinen Mehmet Zühtü Efendi tarafından yazılmış Şeyh Seyyid Ahmed Siyahi Hazretlerinin hayatının anlatıldığı “Tahassür” isimli kitabın altmış üçüncü sayfasındaki malumata göre bu kitabede kutb u devran, belâgerdan Muhammed Behaeddin Nakşibendi (kuddisesirruh) Efendimiz hazretlerinin hin-i irtihalinde (vefat zamanında) kabirleri üzerinde okunmasını vasiyet buyurdukları “müflisanem amedim der kûy-i tû/Şey’en lillahi ez-cemal-i rûy-i tû [Biz müflisleriz. Senin köyüne gelmişiz. Allah rızası için, cemâlinden bize bir şeyler ver] beyti yazılıdır.
Bu beyit Ahmed Siyahi Hazretlerini ziyaret maksadı ile gelen sevenlerine hikmet ehli zatların buyurdukları “Evliya zatların huzuruna boş giden dolu döner, dolu giden boş döner” sözünü hatırlatmakta, sanki “buradan istifade etmek için bu huzura iflas etmiş olarak geliniz” demektedir.
Kayyum-u âlem Muhammed Masum Farukî hazretlerinin Mektubat’ının birinci cildi 163. Mektubunda yazılı olan bu beyti son dönem İslam âlimlerinden Hüseyin Hilmi bin Said Efendi hazretleri de Kıymetsiz Yazılar kitabına almışlardır. Biz de yukarıda isimlerini zikrettiğimiz yolumuzu aydınlatan gönül sultanlarının manevi huzurlarında şefaat ve himmetlerini umarak diyoruz ki:
“Müflisanem amedim der kûy-i tû/Şey’en lillahi ez-cemal-i rûy-i tû”
Bayramınız mübarek olsun.
Âşir Er-Kayseri
ŞİİR
Biz ahir zaman ümmetiyiz,
Sabrımız hiç yok, tahammül nedir bilmeyiz.
Bir ahir zaman ümmetiyiz,
Parayı da zamanı da su gibi harcar,
Hesabımızı hiç bilmeyiz.
Biz ahir zaman ümmetiyiz,
Teknoloji içinde yüzer ama üretmeyi pek bilmeyiz.
Bir ahir zaman ümmetiyiz,
Bilgi paylaşımı yapar, amel etmeyi sevmeyiz.
Bir ahir zaman ümmetiyiz,
Acımasızca eleştiri yapar, kendimizi es geçeriz.
Biz ahir zaman ümmetiyiz,
Saatlerce yemek sohbeti yapar,
Komşumuz aç mı tok mu bilmeyiz.
Bir ahir zaman ümmetiyiz,
Parçalanmayı sever,
Ümmet şuurunu bilmeyiz.
Bir ahir zaman ümmetiyiz,
Şanlı ecdadımızı unutur,
Onlara vefa göstermeyi,
Bir Fatiha’yı çok görürüz.
Biz ahir zaman ümmetiyiz,
Boyumuzu aşan
Heyecanlı nukutlar tutar,
İcraata gelince rehavete kapılırız.
Bir ahir zaman ümmetiyiz,
Bir müjdenin umudu ile ağır aksak
Hayat yolunda yürüyoruz.
Nedir o müjde diyen sen
Ahir zaman ümmeti:
“Ahir zamandaki ümmetim,
Emirlerin onda birini yapsalar,
Kurtulurlar” hadis-i şerifi.
.....
Not: “Onda birden maksat, imanı koruyup, doğru imanla ölmektir. Bunu başaran kurtulur, çünkü ahir zamanda en büyük felaket, imansız ölmektir.” dinimizislam.com
Âmine Kübra Salar
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...