İki elimi havaya kaldırdım. Baş parmaklarım kulak memesinde, avuç içleri karşı yönde. İlmihal kitaplarının iftitah tekbiri olarak tabir ettikleri ulvi kelimeler dilime düştü. Sonra dünyayı elimin arkasıyla ardıma aldım. Âdeta elimin tersiyle yalan dünyayı ittim. Bu şekilde divana durdum, huzura geldim. Ancak ben bu divana kolay kolay gelmedim. Nefsimi yene yene geldim. Şeytanları döve döve geldim. Maddi ve manevi kirlerden temizlenerek geldim. Dünyanın cazibesinden kurtularak geldim. Kötülüklerden arınmak için geldim. Günahlardan korunmak için geldim...
Ben bu divana huşu ile geldim. Saygı ile huzura geldim. Rabbimin emrine inkıyat ederek (boyun eğerek) geldim. Hükmüne razı olarak geldim. Buyruğuna ram olarak geldim. İzzetine karşı tezellülümü (basitliğimi) göstermek için geldim. Kudretine karşı acizliğimi göstermek için geldim. Mutlak zenginliğine olan muhtaçlığımı izhar etmek (açığa çıkartmak) için geldim...
Ben bu divana gelirken dünyayı ve ukbayı (öte dünyayı) terk ederek geldim. Benlik ve enaniyet davasından vazgeçerek geldim. Rahman ve Rahim olanın emri olduğu için geldim. İlahi aşkınla gönlüm bikarar olduğundan geldim. İnayetine, lütfuna sığındığım için geldim. Hidayetimi bulmak için geldim. Rızayı ilahi için geldim. Kıyamda olan eşcâr (ağaçlar) ve nebatat ile canlı cansız tüm varlıkların ibadetlerini şuurla arz etmek için geldim. Rükûa giderken bütün mahlukatın ibadetlerini sunmak için geldim. Secde ederken toprakla bütünleşmek, topraktan geldiğimi unutmamak, büyüklüğüne karşı yerlere kapanmak, yerdeki mahlukatın zikirlerini ifade etmek için geldim...
Ka’dede oturur iken ovaların, platoların, dağların ve içinde olanların tüm ubudiyetini göstermek için geldim. Gazabından affına, cezandan rızana sığınmak için geldim. Amellerime ibadetlerime değil merhametine sığınarak geldim... Bu divana Allah’ın rızası için geldim.
Cüneyt Aybey/Turgutlu-Manisa