Besmelenin kültürümüzdeki yeri

A -
A +

“Besmele, uykuya varılmak için yatağa girince de dualarda yer almıştır. Amil Çelebioğlu’nun Kültürümüzde Yatak Duaları isimli eserinde halkımız: “Yattım mâşallâh/ Kalkarum inşallah/ El-hükmi li'llâh/ Bismillâh” diyerek kendini Hakk'ın hükmüne teslim etmiştir.

Besmele güneş gibi âlemlere doğmuş, Müslümanların üstüne sıcaklığını sermiş, insanımızı Allah'a bağlamış, doğru yolu işaret ederek kılavuzluk yapmış, hayatımızı aydınlatmış, kalbimizi nurlandırmış, sevimliliğini ve sıcaklığını hiçbir zaman yitirmemiştir. Yapılarımızda, çeşme alınlıklarında, kapı üstlerinde, bina kaşlarında ya başlı başına yazılmış ya bir ayetle nakşedilmiş yahut da mısralar arasında yer almıştır. Balıkçılarımız "Vira bismillah!" diyerek denize açılırken, besmele ile rızık aramışlardır. Evlerimizde ve iş yerlerimizde ise o tek bir levha hâlinde asılmıştır. Üçüncü Ahmed Çeşmesi'ndeki “Aç besmeleyle iç suyu/ Han Ahmed'e eyle duâ” beytinde görüldüğü gibi çeşmelerde sular dağıtarak, ilahî susuzluğumuzu gidermeye devam etmiştir. Hat sanatına canlılık vermiş, dükkânlarda levha olmuş, bereketler getirmiştir. Yapılan mesleğe göre, ustalar, pirler anılmış, kahveci, muhallebici, berber, kiremitçi ve pazarcı sırası ile

“Bu seherde besmeleyle açılır dükkânlarımız / Hazret-i Şeyh Şazelî'dir pîrimiz üstâdımız” şeklinde levhalar hâline getirilerek asılmış ve mesleklere göre beyitlerin yalnız ikinci mısraı değiştirilerek bu söz klişe bir duruma da gelmiştir. Bina yapan usta bile her taş alışta besmele çekmiş, besmele ile taşı öperek yerine koymuş ve ilahî yapılar yapmıştır. Böylece besmele yapılar halinde göklere yükselmiş, aklımıza, gönlümüze, hayatımıza işlemiş, ömrümüzü sarmış, en emin kale olarak hayatımızı ve ülkemizi kucaklamıştır. Yerine göre savaşlarda ordumuzun kalbi ile beraber atmış, düşmana karşı kalkan olmuş, silahın kabzasına yazılmış ve Türk askerinin dilinden düşmemiştir. [Prof. Dr. Kemal Yavuz’un Besmele-i Şerîfenin Türk Şiirine Akisleri makalesinden]

              Emin Ceylan-İstanbul

 

 

ŞİİR

 

            Bir güzel söz

 

Tarafım bellidir sevdadan yana,

Kimseyi sevmedim senden bu yana,

Söz vermiştin hani ilk gün sen bana,

Bir güzel sözünü duymadım daha.

 

Ne sevmeyi bildin ne de vefayı,

Yıllarca çektirdin bana cefayı,

Beraber sürmedik bir gün sefayı.

Bir güzel sözünü duymadım daha.

 

Nöbetçi der; yine de haklısın haklı,

Kendini görürsün herkesten farklı

Yüzünün ardında canavar saklı

Bir güzel sözünü duymadım daha.

 

Her ne kadar senden çeksem de cefa,

Söz verdim sevmeye seni bir defa

Ömrüm var oldukça ümit var daha,

Bir güzel sözünü duymadım daha.

 

          Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk

 

 

 

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST

(Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür)

 

“Bu dünya firak dünyasıdır. Dostu dosta kavuşturmazlar. Hadis-i şeriflerde buyurulmuş ki; Ölüm, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Yani biz öldüğümüz zaman dosta kavuşacağız. Bir hadis-i kutside Cenâb-ı Hak buyuruyor ki; Kul beni nasıl zannederse, ben onu öyle karşılarım. Bizim, Allahü teâlânın bizi affedeceğine, bizi sevdiklerimize kavuşturacağına, bizi Cennette buluşturacağına, toplayacağına, mutlak zannımız var, inanıyoruz.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.