“Bilge, bilgili ve bilgisini insanların faydalanması yönünde en doğru bir şekilde değerlendirmede maharetli kişidir. Bilge ilke ve ülkü sahibi kendini aşmış insandır.
Bilge seviyeli ve erdemli bir örnektir. Bilge aklıyla barışık, ahlakıyla kuvvetli, davranışlarıyla tutarlı, gönül ve his coğrafyası zengin bir kişiliktir. Bilge kendisini abartmadan, eksiltmeden tanımlayıp tanıtabilendir. Bilge gerçeğin izinden yorulmadan, yüksünmeden, kibirlenmeden bir ömür yürüyendir. Bilge zaruri, önemli, değeri zamanla daha doğru anlaşılan, gününden daha sonraki nice nice günlere yönelen, insan hayatını kolaylaştıran bilgilerle, değerlerle, davranışlarla bilenmiş, şuurlanmış, aydınlanmış aydındır...
Bilge bir hadisenin, bir durumun, bir realitenin başkalarından daha önce farkına varma özelliğine sahiptir. Bilge sadece farklı ve orijinal bilgilere sahiplikle yetinmeyip bu bilgileri deruni bir benimseme ile içselleştirebilendir. Bilge sabırlı, sakin, sağduyulu, sağlıklı bir karakterle donanmıştır. Bilge işine odaklanır, azmini ve gayretini her gün daha bir yüreklendirir. Bilge sürekli ileriye doğru coşkun akan bir nehir gibidir. Bilge, istikrarlıdır, yürekten konuşur, en yüksek mevkilere değil en kıymetli faziletlere ulaşmaya, bu faziletlerin gereğine uygun yaşamaya çalışır.
Bu açıdan bakıldığında Türk tarihi bilge insanlarla doludur... Hatta Batıda parmakla gösterilen bilge insanlar vardır ve bilge insanlar bulunduğu toplumun bulunduğu milletin değil bütün dünyanın ortak fikri, ortak düşüncesi mesabesindedir. Bizim tarihimizde bu anlamda o kadar vardır ki saymakla bitmez desek yeridir... Bir çırpıda aklımıza gelenleri saymaya kalksak bile Bilge Kağan, Yusuf Has Hacip, Ali Kuşçu, El-Birûnî, Câbir bin Hayyân, El-Cezerî, İmam-ı Gazalî, Hârezmî, Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bektaş-ı Veli, Hezârfen Ahmet Çelebi, Kâtip Çelebi, Mimar Sinan, Pîrî Reis, Uluğ Bey gibi yüzlerce bilgemiz vardır... Ve bugün bu bilgelerimiz hakkında gençlerimize yeteri derecede bilgi verilmez... Ah keşke asıl bunları dert edinsek ve tarihimize bu açıdan da geri dönebilsek...
Durdu Şahin
ŞİİR
GÜZEL YURDUMUZ
KAZ DAĞLARI: Biga yarımadasının en yüksek dağı olan Kazdağı ya da Kaz Dağları olarak isimlendirilen dağ silsilesidir. Marmara Bölgesi'nin Uludağ’dan sonra ikinci yüksek dağıdır. 1994 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile 20.935 hektarlık alan Millî Park ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Kazdağı Millî Parkı, biyolojik çeşitlilik (flora ve fauna), endemik bitki türleri, orman ve su ekosistemleri, jeolojik ve jeomorfolojik yapı, mitolojik geçmiş ve çevresindeki geleneksel hayat tarzı ile ulusal ve uluslararası düzeyde eşsiz öneme sahiptir. Bugüne kadar Kazdağı’nda 800 bitki taksonu tespit edilmiştir. Başta Kazdağı Göknarı olmak üzere 32 adet Kazdağı’na has endemik tür bulunmaktadır. Bunun yanında Türkiye’nin endemik türü olan ve Kazdağı’nda yetişen 48 adet, endemik olmayan ancak Türkiye’de sadece Kazdağı’nda yetişen 15 adet tür bilinmektedir. Millî Park ilanı ve avlanmanın yasaklanmasıyla birlikte, yaban hayvanı popülasyonlarında da gözle görülür artışlar olmuştur. [www.edremit.bel.tr]