Öncelikle Türkiye gazetesinin yayın hayatına başladığı yıllardan beri 50 yıllık bir gazete okuyucusu olarak gazetenizin 53. yayın yılını tebrik ediyor gazetenizin nice yıllarda yayın hayatına milletimizin duygularına tercüman olarak devam etmesini diliyorum. Ortaokul yıllarımda rahmetli Kemal Ilıcak’ın Tercüman gazetesini okurdum. Oradaki bazı yazarlar daha sonra gazetenize geçtiler. Ahmet Kabaklı, Ergun Göze vb. bu manevi değerlerimize sahip çıkan yazar ve düşünürlerimizi hep takip ettik.
Okul yıllarında başlayan gazete merakım daha sonra kesintisiz devam etti.
“Bir ekmek ve bir gazete” daima sloganım oldu. Gazete arşivleri oluşturdum.
Türkiye gazetesi abonesi olduğumdan sabah kahvaltıdan önce mutlaka kapıyı kontrol eder gazeteyi aldıktan sonra manşetlere bakar daha sonra okumaya başlarım. Hafta sonları ise tarih sırasına göre biriken gazeteden ilgili makale ve köşe yazılarını keser arşivlerim. Son yıllarda bu dijital dönüşüm ile gazetelerin basılı olarak az okunduğu telefon ve internet üzerinden takip edildiğini görmekteyiz. Tabii bu tirajlara yansıyor. Biz gazete aşinalarına göre ise gazetenin kâğıdı mürekkebin kokusu olmadan olamaz onu mutlaka hissetmeniz dokunmanız gerekir.
Haberler ve yazarlar ile haşır neşir olmanız, hayatınız ve düşüncelerinizden bir parça bulmanız gerekir. Basın bence çok önemlidir. Birçok siyasi partinin gazetesi olmuştur. Bunlar taraftarlarına böyle ulaşır. Türkiye gazetesi ise millî manevi değerlerimizi ön planda tutan yapılan hayırlı iş ve icraatları destekleyen tarih şuurumuzu ön plana alan bunun yanında dinî değerlere yer veren müstesna bir yayın organıdır. Bugün magazin basınını ayırır isek bu değerlerde yayın yapan birkaç gazete kalmıştır. Bizim nesle düşen görev ise gençlerimize millî değerlerimizi örf ve âdetlerimizi hatırlatan gazetemize destek olmak, okunmasını sağlamaktır. Bu duygularla gazetemizin 53 yılını tebrik ediyor, nice yıllara diyorum...
Erol Bağlı-Korkuteli/Antalya
ŞİİR
ACILI YASTIK
Gecenin sonunda günün ilk saatlerinde
Uykusuz gözleri yağmurlu, yastığı acılı
Ruhu isyanda ayaklanmış akıl baskılı
Ben tarumar bitap çökmüş uykusuz
İstediği sadece huzur sevgi ve şefkat
Sevdiğinde bir tatlı bakış ve huzur
Sevda denizinde dalgasız sahilinde
Huzur, muhabbet dolu hayat.
İstekler dilekler rüyalar selle yok olan
Çığ düşen ruhunu nefessiz bıraktığı an
Çığlık atmak isteyip sesi kısıldığında
Ölümü istediğinde ölemeyen can,
Cananını kurtarıcı beklediği o an
Lütfü Yarar
BUCA’DA BAYRAM YALNIZLIĞI
Yine bir bayram sabahı ne gelen var ne giden,
Uykumdan uyandım abdest sırası beklerken...
Oturup öyle beklerim evde kös kös,
Yok mu acep tebrik, laf ve de bir söz...
Telefonun başındayım ne arayan var ne soran.
Yoksa ben ölü müyüm var mı selâmı duyan?
Makaleler okudum eski bayramlarla ilgili,
Bunları okumak beni daha da hüzünlendirdi...
Saate baktım Kurban’a iki ay kala,
Bayramı yalnızlık geçiyor o anda...
“Vakit bu vakittir” dedim yalvar Yaratana,
Son nefeste iman nasip eylesin sana...
Bunun üzerine bir söz söylenir mi?
Benim için bayram namazdan sonra bitti...
Ahmed Osman Özalp-İzmir
ESKİMEZ KELİMELER
PİYADE: Orduda tüfekle donatılmış olan ve muharip sınıfların ana unsuru bulunanlara da bu ad verilir. 2. Yaya askeri. 3. Yaya.
SÜVARİ: Atlı asker, atlı. Gemi kaptanı.
MARUZ: Bir şeyin etkisine uğramak veya uğratmak. 2. Arz olunmuş, arz olunan. 3. Serilmiş, yayılmış. 4. Verilmiş, sunulmuş. 5. Anlatılmış. 6. Bir şeye karşı siper alan.
İNHİTAT: Aşağılanma, aşağı inme. 2. İhtiyarlama, yaşlılığa yüz tutma. 3. Kuvvetten düşme. 4. Bir şişin inmesi. 5. Düşme, inme.
TAHDİM: Hizmet ettirmek. 2. Atın ayaklarının beyazlığı dirseklerinden aşağı olmak.
MUCİB: İcap eden, lâzım gelen. 2. Bir şeyin peyda olmasına vesile ve sebep olan. 3. Gereken. 4. Gerektiren, lâzım gelen.
BİLAKİS: Aksine. Tersine. Zıddına.