Bir yorgunluk bir uykusuzluk hâli var üzerimde. Dikkatimi toparlayamıyorum. Sanki yılların birikmiş yükleri var omuzlarımda. Bedenim mi yorgun ruhum mu yorgun onu da bilemiyorum. Vakit bir ikindi sonrası. Hatta bir akşamüstü zamanı… Bu vakitleri çok severim aslında. Ama sevdiğim hiçbir şeyin eski tadı kalmadı. Hava açık ve berrak... Bulut da yok duman da yok gökyüzünde. Bu havalarda kuşların uçuşunu izlemek de çok güzel oluyor. Günler artık uzuyor. İki gün önce ilk cemre de düştü. Havalar da ısındı. Esnemeden duramıyorum. 6 Şubat'tan beri ne tam bir uyku var ne de tam bir moral. İçimde hiç geçmeyecekmiş gibi duran bir acı… Geceleri sessizce ağlamalar… Ağzımda bir burukluk… Tatsız tuzsuz geliyor yemekler… Gözümüzün önünden gitmeyen enkaz görüntüleri… Zihnimi dolduran yüzlerce cevapsız sorular ve çaresizlikler… Betonun soğuk yüzünü gördük. Afetin en şiddetlisi yüreklerimizi yaraladı. İçimizden kopan feryatlar kelimelerle anlatılamaz. Bereketli toprakların güzel şehri Maraş… Bu sefer bizi çok üzdün… Medeniyetlerin barıştığı şehir Hatay… Çok ağlattın bu sefer bizi. Kadim ve asil şehir Adıyaman... Bu sefer acımız oldu yaman… Ah Kilis, ah Diyarbakır, ah Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Elâzığ… Hangi birinizin hangi güzel hasletini güzel medeniyetini tarihini dile getireyim bilmiyorum ki…
Sözün bittiği, dillerin sustuğu, kalemin kuruduğu, kelimelerin kaybolduğu bir an yaşadık ülkemizde… Dillerimiz artık lal oldu. Gözyaşlarımız sel oldu. Şimdi birbirimize kenetlenmek lazım… Yaraları birlikte saracağız... Kardeşliğimizi yeniden yaşayacağız… Çünkü biz bir vücudun azaları vücudun organları gibiyiz... Tarihten beri tek yürek olmasını bilenlerin ülkesiyiz… Necip bir milletin evlatlarıyız. Düştüğümüz yerden kalkmasını bilir, birlik beraberlik içinde yolumuza yürür gideriz inşallah… Rabbim bu millete bir daha afet yaşatmasın… Rabbim depremde kaybettiğimiz insanlarımıza rahmet eylesin… Yaralılarımıza acil şifalar versin…