Bizim çiçeklerimiz eylülde açar

A -
A +

“Ben bir gülüm, sen bahçıvan;

 

Çok açarsam eser senin,

 

Mis kokarsam hüner senin,

 

Ama bir de soldurursan,

 

Günah senin, günah senin öğretmenim...”

 

Yine bahar geldi, lakin bu bahar şairlerin ifadesiyle faslı gül değildir öğretmenim. Bu bahar sonbahardır, ama baharların sonu değildir. Bu baharda çiçeklerin açması bizim elimizde öğretmenim, yalnızca bizim elimizde. Nice baharlar eskittik biz. Bu bahar da kayıp gitmeden ellerimizden sıkıca tutunalım yorgun eteklerine. Zira bu baharın koynunda saklı, bütün çiçekler. Bütün çiçekler bizim elimizde hayat bulacak, gönlümüzde yeşerecek. Kokusunu şimdiden duyar gibiyim. Gönüllerimiz minik gönüllere dokununca, tılsımlı güller açacak ufuklarımızda. Dokunuşumuzla cennetin kapıları açılacak ardına kadar. Bizim çiçeklerimiz hep eylülde açacak öğretmenim. Yetiştirdiğimiz çiçekler hiç solmayacak.

 

İlkbaharın serin meltemleri, deli dalgaları, çılgın yağmurları, coşkun suları, kan rengi selleri hayalde kalsa da; sonbaharın huzur ve sükunu yeter. Damarlarımızda kanımız deli akmasa da, saçlarımızdaki karlar, yüreğimizdeki sevda kutlu yarınları yeniden yeşertecek. Bizim baharlarımız hiç bitmeyecek. Zira biz içimizde yıların baharlarını biriktirerek bu günlere ulaşanlarız. Yüce dağların karını andıran başımız, bereketli ovaları sularken nice taze fidanlar yetişecek diyarlarımızda.

 

Gönlümüz açar eylülde sararan yapraklara inat. Damarlarımıza can yürür, umut yürür bu ayda. Nisan ayında çiçekler açar, kâinat şenlenir. Eylülde okullar açılır, çocukların gözleri güler, gönüller şenlenir. İlkbaharın ılık nefesiyle dallar fısıldaşır, kuşlar ötüşür. Sonbaharda hayaller dile gelir, umutlar yeşerir, gönüller tutuşur. Eylül ayı gelince çakmak çakmak gözlerin ışıltısı istikbal sevdasını yeniden tazelenir, kutlu geleceğin ateşi harlanır bugünlerde.

 

Yükümüz çok ağır bizim. Öğretmenim...

 

     İdris İspiroğlu

 

 

ŞİİR

 

 

          Bazı geceler

 

Rüzgârlara umut bağlıyorum

 

Ağlamak ve haykırmak istiyorum

 

Bazı geceler

 

 

 

Kederimi giderecek yâri bekliyorum

 

Gözlerim dalıyor sevginin yoluna

 

Bazı geceler

 

 

 

Bekliyorum yağmur altında ıslanırken

 

Açtım ellerimi Sema'ya dua ediyorum

 

Bazı geceler

 

 

 

Gözlerim taş sokaklarda seni bekliyorum

 

Sevgimi tane tane yıldızlara anlatıyorum

 

Bazı geceler

 

 

 

Bir gonca Gül'den medet umuyorum

 

İçime derin derin çekerek koklamak istiyorum

 

Bazı geceler

 

 

 

Kırlarda gönlümün sahibini arıyorum

 

Onu görüyorum hep, onu düşlerimde

 

Bazı geceler

 

     Abdülkadir Yılmaz

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

MASKARALIK VE OTORİTE:

 

Şair Ahmet Mahir Pekşen’den okumuştum. Diyordu ki: “Göbek denen çıkıntı içi yağlı bir kete/Fakirde maskaralık, zenginde otorite...” Gerçekten de zengin biri olunduğunda kilolu olması ona otorite kazandırırken, çevresindekiler ona imrenirken ona saygılı davranırken onun şahsına değil de parasına puluna servetine mi gösteriyorlar tüm bu saygıyı? Öyle değilse zengin olmayan göbekli birine niçin aynı saygı göstermiyorlar da en hafif söylemle “şişko” diyorlar? Demek ki insanlar aslında insan değer vermiyor. Paralı olana parasından dolayı saygı duyup değer veriyor. Ama ben size bir şey söyleyeyim mi? Bilmiyorlar ki o değer verdikleri de insan. Bu kurala göre o da paraya değer veriyor, insana değil... Sonuçta parasız insanlara değer verilmiyor... O zaman şöyle mi diyeceğiz? Parasız olanlar hem değersiz olup hem kendilerine değer vermeyen paralı olana değer verirken acaba ne umuyorlar? Kendilerine bir faydası dokunur mu sanıyorlar? S. Üstüntaş

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.