Bizim mahalle şehir deyimiyle tam bir kenar mahalledir. Şehir merkezine 8 km mesafede, her an şehir ile iç içe aynı zamanda bir köy hayatı yaşayan insanlar topluluğu. Bu insanların hemen hemen hepsi civar köylerden şehre gelmiş şehirden bir yer almaya parası yetmemiş bir mera alanı çevirip elindeki parayla içine bir ev yapıp, devletin çıkardığı meşhur aflardan yararlanıp tapusunu almış insanlar. Eskiden sadece iki ekmek fırını ve bir bakkal vardı. Şimdi buralar da değişti piyasada adı duyulan meşhur üç harfli marketler bile geldi. Fakülteler, KYK yurtları ve liseler de gelince bayağı şenlendi mahallemiz. Artık canlı müzik yapan kafemiz, lokantalarımız ve çeşitli dükkânlar var.
Dediğim gibi şehirle iç içedir her on dakikada bir otobüs geçer, her yarım saatte bir minibüs geçer. On dakikaya çarşıdasın. Yaşayan insanlar çoğunlukla işçi kesimidir. Mahalleden bahsedince mahallenin âdetleri de vardır mesela. Çocuk yuvasının çevresinde oturan insanlar kendi aralarında bir gelenek yaşatıyorlar. Her ramazanda bütün komşular aralarında para toplayıp toplanan paralarla toplu iftar yapılıyor. Gerçi son senelerde yaptılar mı bilmiyorum önceden pide almaya gittiğim fırın oraya yakın olduğu için haberim olurdu, şimdi gitmediğimden bilmiyorum.
Bir başka gelenek daha vardır bu geleneği de Tokat yolunun altında kalanlar yapar. Muhtar herkesten para toplar; daha doğrusu muhtara hediye edilir. Muhtar da o paralarla bir hayvan alıp keser. Onun etti kavurma yapılır yanında pilav ve karpuz, üzüm gibi yiyecekler olur. Özellikle her sene mayıs ayında yapılır. Herkes öğle namazında camide buluşur. Öğle namazını müteakip hoca efendi ile beraber yağmur duası yapılır. Akabinde herkes kazanların başına geçerek yemeklerini alır ve yemekler yenir sohbetler edilir. Herkes bağını bahçesini eker. Erik, elma, kiraz ve daha niceleri vardır bahçelerde. İşte bizim mahalle de böyle sessiz sakin ve bir o kadar da yalnız. Bir başka yazıda başka gözlemlerimi anlatmak dileğiyle…
Abdullah Karakoç
ŞİİR
SANCI
Kör bir lamba gecenin ortasında,
Yanıp sönen ışıklar hep bağrımda...
Kalbimde dipsiz bir yalnızlık ağrısıyla,
Bakışlarım kilitlenir boş duvarlara...
Şiirlerim kıyasıya samimi,
Bense bir o kadar uzağım seslerden!
Geçtim herkesten, her şeyden,
Kendime bile hasret kaldığım günlerde...
Geçtim en acı sözlerden,
Bir teselli aradığım gecelerde...
Geçtim bahardan, yazdan, güzden,
Artık aramam saadeti hecelerde!
Dört mevsim kış içim bundan böyle...
Vuslatı ararken aşkı duydum.
Beşerden geçtim ilahiyi buldum.
Yalandan geçtim hakikati duydum.
Ben Allah dedikçe Hakkı buldum.
Kör kandiller aydınlık saçtı.
Bir mum erirken ay ışığında,
Binbir yıldız tek bir güneşe hayrandı.
Cihan kucakladı hakikat dolu ruhları,
Kalpler huzuru, ruhlar hakikati anladı,
Gönül Hakkı bulunca aydınlandı.
Kübra Can
ESKİMEZ KELİMELER
MÜHİMMAT: 1. Savaş gereçleri. 2. Cephane.
İLTİFAT: 1. Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma 2. İlgi gösterme, rağbet etme. 3. Edebiyatta, söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine veya bir şeye yöneltme. 4. Yüzünü çevirerek bakma.
RİCAT: 1. Vazgeçme. 2. Askerlikte gerileme, geri çekilme, geri kaçma.
AKABİNDE: Arkasından, hemen arkadan, ardından, hemen ardından.
NİFAK: Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozuculuk.
MUHATARA: 1. Korku verici durum, tehlike. 2. Zarar, ziyan.
MUTEMET: 1. Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli. 2. Kendisine inanılıp güvenilen kimse.
TASVİR: 1. Betimleme. 2. Edebiyatta betim. 3. Halk ağzında resim.