Yalan dediğimiz dünya, eğer hakikatini anlarsak, hepimizin birbirimizden ayrılmak için bir araya geldiğimiz yerdir. Cenabı Allah, bizi dünyaya imtihan için göndermiştir. Annemizle, babamızla, eşimizle, çocuklarımızla veyahut en yakın akraba ve arkadaşlarımızla imtihan oluyoruz… Bunları biliyoruz ve bunlarla ilgili imtihanlarda sabretmeyi genellikle başarıyoruz. Ama bir başka imtihan var ki o da kazandığımız paralarla olan imtihan…
Nasıl bir bakalım mı bu konuya?.. Her gün işe giderken asıl gaye ve amacımız helalinden evimize bir lokma götürmekti. Ancak zaman içinde bu olay yerini aşırı hırs ve inat duygusuna bıraktı. “O onu giyiyor, o şu araba biniyor, o oraya tatile gidiyor” vb. diyerek hayatımızı hep bir hırs üzerine kuruverdik de haberimiz olmadı.
Oysa hiç düşündük mü? Bu dünyanın bir imtihan yeri ve geçici olduğunu… Bu fani âlemde birbirimize kıskançlık yaparak hırsa bürüneceğimize birbirimize yardım etme ve sevmeyi hiç düşünmedik mi? Amaçlarımız gayelerimiz hep bu dünya ile sınırlı oldu değil mi? “Bir arabam olsa, bir evim olsa”, “çocuğuma bir mal mülk yapayım” derken etrafımızı hiç göremedik farkında değil miyiz? Etrafımızda neler yaşandı, kim öldü kim kaldı; kimin ne derdi vardı hiçbirinden haberdar olamadık. Varsa yoksa biz sanki hep bu dünyada olacakmışız gibi mal üstüne mal koyma sevdası ile yanıp tutuştuk. Öyle zamanlar geldi ki belki de kendimize aynada bakacak zamanımız dahi olmadı. Oysa hepimiz toprak altında hesap verirken kendimize bakmaya ve sorgulamaya çokça zamanımız olacak değil mi? Hatta bu zaman o kadar çok olacak ki kendimiz dışında başka hiçbir şey ile ilgilenme ve uğraşma fırsatı bulamayacağız.
Bu yüzden, “nedir bu hırs bu dünya için” diyorum. Kardeşi kardeşe kırdıran en yakın akrabalıkların arasının açılmasını sağlayan, ortaklıkları dostlukları bozan hırsa ne gerek var? Geçici bir ömür için ne kalp kırmaya gerek var ne de birbirimizi üzmeye. Bizler sonsuz bir âlem zannettiğimiz bu dünyalık hırslarımızı kontrol edelim. Birbirimizle hep birlikte daha güçlü ve mutlu olduğumuzun farkına varlım. Hayat paylaştıkça güzeldir.
Mustafa Terzi
ŞİİR
Köpekle eşek
İki hayvanın üzerimizde çoktur hakkı,
En mühimi biri köpek diğeri de eşek.
Bu hayvanları oturup da biraz dinlesek,
Eşek kadar olmayan adama dedin eşek.
İt bile olamayan insana dedin köpek
Köpekle eşek dile geldi, ağladılar pek.
Bize verildi görev, etmedik hiç itiraz
Allaha karşı gelmedik hiç, ne kış ne de yaz.
Her asi olana bizim ismimizi koydunuz
Bizim kadar olmayana hem adam dediniz.
Durmadan hep adımıza hakaret ettiniz
İkimizin namını, kötülere verdiniz.
Diğer hayvanatın hakkı da var çokça sizde
Eşekle köpek daima birinci listede…
Yalan talan kan dökme fesat riba, yok bizde,
Bunları yapan insanı, hâşâ saydınız bizden.
Rûz-u mahşerde vallahi, şikâyetçiyiz senden,
O, vereceğin cevabı hazırla şimdiden.
Garip Orhan da çokça kullandı namınızı,
Özür dilerim sizden, helal edin hakkınızı.
Orhan Yavuz Ejder- Akhisar
BİTKİLERİN DİLİ
KAYISI: Yaz olsun kış olsun çok şükür memleketimizde çarşıda pazarda, manavlarda, marketlerde, seyyar satıcılarda her türlü sebze ve meyvenin her bir çeşidine rastlamak, bulmak mümkün. Her birinin ayrı bir albenisi, renkleri, çekiciliği var. Bu meyvelerden biri de taze olarak sarı-turuncu renkleriyle manav vitrinlerini, pazar tezgâhlarını süsleyen taze kayısıdır. Kayısının faydaları aslında saymakla bitmez. İşte bunlardan bazıları:
• Göz fonksiyonlarının düzenliliğini ve gelişimini sağlar. • Bağışıklık sistemini güçlendirir. • Kanserojen olan serbest radikalleri engeller • Hücre yenilenmesini hızlandırır. • Deri yenilenmesini ve sağlığını sürdürmesini sağlar. • Özellikle kuru kayısı yüksek seviyeli bir enerji ve A vitamini kaynağıdır. • Kuru kayısı kemik sağlığının devamını ve kemik yapımını sağlar. • Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını temin eder.