Çanakkale gerçek bir destandır -2-

A -
A +
Çanakkale aynı zamanda, şanlı ve eşsiz bir destandır. Bu destanın içinde hayali devler değil, bunlardan daha vahşi, daha gaddar, daha acımasız düşmanlar rol almış, her türlü çirkin ve rezilliklerle bir milleti yok etmeye çalışmıştır.
Buna karşılık Mehmetçik, aklın almadığı, gücün yetmediği taş kalplilerin anlayamadığı ibret sahneleri icra etmiştir. Yerinden kaldırılamayan gülleler sırtlanmış, inanamayan akılların şaşkınca bakan gözleri önünde, en muhteşem zırhlılar denizin dibine gönderilmiştir.
Sayı, teçhizat ve teknoloji bakımından, kendisinden çok avantajlı, hiç de adil olmayan bir güce karşı, akla hayale gelmeyen üstünlükler gösterilerek, dünyaya savaş ve insanlık dersi verilmiştir.
Öylesine gerçektir ki, uğruna feda olunan topraklar ve şühedanın yattığı yer, anaların ak sütü kadar tertemiz, misk kokan vatan topraklarıdır. O yüzden, öylesine kutlu ve öylesine eşsizdir.
Mehmetçik bire karşı on kat düşmana eyvallah etmemiş, rakipleri modern silahlarla donanımlı iken, o cepkenine taşlardan düğme yapmış, yırtık ve söküğünü kendi dikmiş, peksimetini yanındakiyle paylaşmıştır.
Yeri gelmiş, feryatlarına dayanamadığı düşmanını, şefkatle sırtlayıp cephe gerisine taşımıştır. Buna rağmen kurtardığı düşmanı tarafından kalleşçe arkadan vurularak şehit edilmiştir.
Utanmadan, sıkılmadan yedi düvel bir araya gelerek, her türlü barbarlıklarını icra etmek adına topraklarımıza saldıran bu arsızlar, sonra da pişkince bu savaşın sonuçlarından bizi sorumlu tutmaya çalışmıştır.
Üniversitede bir hocamız anlatmıştı: İngiltere’de mastır yaparken tanışma seremonisinde Türk olduğunu söylemiş. O anda bir profesör ayağa fırlayıp kör gözünü gösterip, "bak Çanakkale’de gözümü ne hâle getirdiniz” diye töhmette (suçlamada) bulunmuş. Bizim hoca da doğal bir refleksle “Çanakkale’de ne işiniz vardı?” diye cevap vermiş. Beklemediği bu cevabı alan profesör susup kalmıştır.
Diyeceğim o ki; Çanakkale bir ibret tablosu, istifade edilmesi gereken eşsiz bir eser,  onlarca ders çıkarılacak, eşi benzeri olmayan bir kaynaktır. Çanakkale destanını yazanların ruhları şad olsun...
     Seyfettin Karamızrak
 
 
ŞİİR
 
           Zeytin
 
Buram buram Anadolu,
Gönlüm sana sevgi dolu.
Akhisar zeytinin yurdu,
Cennet nimetidir zeytin.
 
Zeytin dolu ova, dağı,
Yeşil olur bahçe bağı,
Sanırsın cennet bucağı,
Cennet nimetidir zeytin.
 
Sızar sızar sarı yağı,
Sanki nurdandır kaynağı,
Kökü Tûr u Sina dağı,
Cennet nimetidir zeytin.
 
Kur'ân’da da vardır adın,
Hoş lezizdir senin tadın.
Sevgiliye gözdür adın,
Cennet nimetidir zeytin.
 
Orhan der ki ‘zeytin gözlüm’,
Zeytin için çoktur sözüm,
Onun gibi toprak özüm,
Cennet nimetidir zeytin.
 
            Orhan Yavuz Ejder- Akhisar
 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
ÇANKIRI: Orta Anadolu’nun kuzeyinde Kızılırmak ve Batı Karadeniz havzaları içinde yer alan bir ilimiz...
Çankırı’nın tarihi Hititlere dayanır. Şehri “Çangra” isimli bir Hitit beyi kurduğu için bu isimle anılmıştır. Ilgaz Dağları Çankırı’nın kuzeyini kaplar. En yüksek tepesi 2560 metredir. Kızılırmak havzasındaki ova, alüvyonlu topraklarla örtülü olduğu için çok verimlidir. Her türlü ürün yetişmeye uygundur.
Çankırı ilinin ekonomisi tarıma dayanır. Sanayi yeni gelişmektedir. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, fasulye, mercimek, burçak, fiğ, patates ve şeker pancarıdır. Akarsu kenarlarında bol miktarda sebze, meyve yetişir ve bağcılık önde gelir. Kavun ve karpuz da çok yetişir. Mahallî meşhur yemekleri tarhana, erişte, bulgur, gözleme, cızlama ve tatar böreği, Çankırı kadayıfı, hindi dolması, çekme helvası, Şabanözü bazlaması ve çöreği, ovacık kavurması, sütlü kurabiye, peynir helvası ve kabak tatlısıdır. El dokuma çok gelişmiştir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.