Çatlak kovanın utancı

A -
A +
Yılların sakası omuzunda su taşıyordu. Boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşıyordu. Ne var ki kovalardan biri hafif çatlaktı.
Sucu, bu sebeple her defasında su taşıdığı mekâna eksik su götürebiliyordu.
Kovalardan sağlam olanı tam olarak götürülürken, çatlak olan kova taşıyacağı mekâna gidene kadar yarı yarıya su sızdırıyordu.
Bir süre bu çatlak kovayı değiştiremeyen fakir sucu bu sonucu sineye çekiyordu. Bu arada sağlam olan kova çatlak olan kovaya hava atıyordu:
-Ben senin gibi değilim. Ne kadar su alıyorsam hepsini hiç eksiksiz yerine ulaştırıyorum.
Aksine çatak kova bu çatlaklığı sebebiyle görevini yerine tam getiremediği için mahcup oluyordu.
Bu ıstıraba dayanamayan çatlak kova yine bir gün nehrin başına geldiklerinde sucuya seslendi:
-Kendimden utanıyor ve senden özür dilemek istiyorum.
Sucu bu özre bir anlam veremedi:
-Neden utanç duyuyorsun ki?
-Ben görevimi tam olarak yerine getiremediğim için sen de ücretini tam olarak alamıyorsun.
Sucu çatlak kovanın dikkatini başka bir yöne çekti:
-Sen sadece hedefe ulaştırabildiğin suyla ilgileniyorsun. Oysa yol boyu gidip geldiğimiz istikamette açan çiçekleri hiç düşünmüyorsun.
-Anlayamadım?
-İşte sendeki bu çatlaktan sızan suları değerlendirmek için gidip geldiğim yolun iki tarafına çiçek tohumları ektim. Arada bir omzumda senin yerini değiştirmem de bundan.
-Yani o çiçekleri benden eksilen suyla mı suluyorsun?
-Evet. Yol boyu çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. Böylece yetiştirdiğim çiçeklerle su taşıdığımız mekânı süsleme imkânı buldum. Senin bu kusurun olmasaydı bu güzelliğe kavuşamayacaktık.
Hepimizin aslında kendimize has hatası ve kusuru yok mu? Hepimiz çatlak kova gibi bilgi ve birikimimizi çoğunlukla döküp saçmıyor muyuz?
Kendimize özgü kusurlarımız vardır. Ama kusurlarımızdan utanç duyacağımıza onlardan başka bir açıdan yararlanmanın yollarını düşünmeliyiz.
            Muhsin Kiriş-Ankara
 
 
 
ŞİİR
 
                     Aklıma
 
Aczini hiçliğini, bir türlü anlamazsın!
İşte bu nedenlerle, nakli esas alasın!
Hadis-i şeriflere, yapışıp iyi sarıl!
Daha kendinden bile, haberin yoktur akıl!
 
Kaza kader konusu, Hak teâlâ katında sır!
O'nu Habib'ine de, hiç açıklamamıştır.  
Hadis-i şeriflere, yapışıp iyi sarıl!
Daha kendinden bile, haberin yok ki akıl!
 
Her kim olursa olsun, insan beşer şaşırır!
Şeyhi olmayanların, şeyhleri hep şeytandır!
Hadis-i şeriflere, yapışıp iyi sarıl!
Daha kendinden bile, haberin yoktur akıl!
 
Yoktan var eden yalnız, tekdir HAK teâlâdır!
Şahin Allah’tan gayrı, ne varsa yaratıktır!
Hadis-i şeriflere, yapışıp iyi sarıl!
Henüz kendinden bile, haberin yoktur akıl
                              Ali Şahin-Balıkesir
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
KAĞNI: Kağnıya Milattan 4000 yıl önce rastlanmıştır. Anadolu yolu ile Avrupa’ya yayılan tekerlekli arabalar, MÖ 2000 yıllarında İskandinavya’ya kadar ulaşmıştır.
Kağnı sözüne, Orhun Kitabeleri'nde rastlanmaktadır. Kağnının, Türkler tarafından kullanılması çok eskidir. Uygurcada “boyunduruk kayışı” terim olarak geçmektedir. Anadolu’da kağnı, İstiklâl Savaşının sembolü hâline gelmişti. Ağır yük altında tekerleklerden çıkan gıcırtılar iniltilere benzetilerek edebiyata da konu olmuştur.
Kağnılar teker, kağnı evi ve boyunduruk olarak üç parçadan oluşur. Tekerlekler ay biçimi iki tahta ile bunların arasında bir göbekten ibarettir. Tekerin çevresine bir cm kalınlığında iki üç cm genişliğinde demir çember kızdırılarak geçirilir. Böylece tahta tekerleğin kısa zamanda parçalanıp elden çıkması önlenir. Tekerlekleri birleştiren dingil üzerine oklar, bu okların üzerine de "kağnı evi" tabir edilen kısım oturtulurdu. Boyunduruk ise hayvana kayışlarla bağlanan kısımdır.
Kağnıyı idare eden kimse ayakta veya oturarak elindeki iki metre boyundaki meses veya üvendire adı verilen ucu nodüllu (sivri demir) değnekle öküzleri yönlendirir. Anadolu’nun bazı yörelerinde hâlâ kağnılara rastlanmaktadır...
 
ATASÖZÜ
 
Lokma bile çiğnenmeden yutulmaz!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.