Çocuğu cezalandırmak... -2-

A -
A +
Çocuklar hata ya da yaramazlık yaparken de kendilerini ana baba tarafından çok sevilen olarak düşünürler. Ta ki anne baba kendilerine “dur yapma” derken ve baş edemediklerinde cezalandırma yolunu seçmek zorunda kalırken onlara yaptıkları davranış anına kadar…
İşte asıl yanlış ve hata da burada başlar… Siz ona ceza veya yaptırım uyguladığınızda sonuç alırken çocuğun iç dünyasından habersizsinizdir. O ise sizin ceza uygulamanızı değil o uygulama ile kendini değersiz hissetmeye başlamıştır… Sonra suçluluk duygusuna kapılacaktır…
Siz sonuç almaya sevindikçe cezalandırma yöntemini her hatada veya yanlışta uygulamaya devam edersiniz… Siz devam ettikçe çocuk kendisini daha da suçlu, daha da sahipsiz daha da kötü biri olduğunu düşünmeye başlar. Bu ise onun minik beyninde yıkımlara sebep olur. Çevresinden uzaklaşır, kimseyle iletişim kurmaya cesaret edemez hâle gelir. Dahası kendi anne babasından yani sizden de korkmaya başlamıştır. Size de kendini açamaz. Çocuk cezanın yaramazlık yapıldığı için verildiğini kıyaslayacak yetkinlikte değildir.
Ceza bir çocuk için minik kalbinde güvendiği dağlara kar yağması olur… Hayatta annesine babasına bile güveni kalmayan çocuk ileride sadece “otorite” karşısında titreyen onun dışında hiçbir şey umurunda olmayan bir beyne dönüşecektir…
Ve işin enteresan tarafı bir süre sonra ona verilen cezalar birer birer anlamsız kalmaya başlayacaktır… Daha büyük daha büyük cezalar gerekecektir… Ama her geçen gün çocukta hiçbir yetenek hiçbir beceri hiçbir heves kalmayacaktır… Siz ise çocuğunuz karşısında yetersiz kaldığınızı hissedecek daha çok üzüleceksiniz…
Oysa amacımız ilkin o hatayı işlemesin değil miydi? Bunun yerine çoğumuza hata veya yanlış yaptığında ne yapması gerektiğini onun anlayacağı sadelikte söylemek hem kalıcı etki sağlar hem çocuğun öz güveni sarsılmaz. Anne babaya güven ve bağlılık devam eder.
Örnek “Elimi bırakıp kaçarsan bir daha sokağa çıkamazsın” yerine “Elimi bıraktığın zaman seni korumakta zorlanırım” cümlesi hem çocukta korku oluşturmaz hem bir daha elinizi bırakmaz.
           Uz. Psikolog Erdinç Üstündağ
 
 
ŞİİR
 
 
             Nefse nasihat!
 
Her saniye ölümlesindir aslında,
Var olduğunu sandığın bu hayatta!
Kapını çalmak için vakti bekler,
Gafletle uyursun ölümden bîhaber!
 
Bir düşün ölmedi mi yüce Peygamber?
Sesleniyor sana nice ekâbir-i makber!
Bir zamanlar hayal kuranlar vardı burda,
Şimdi hepsi hareketsiz bir uykuda!
 
Ölümü uykudan uyanma vaktidir uyan,
O vakit görürsün her şeyi ayan beyan!
Kalp gözüyle görenler yaşarken de ölürler,
Bunu görmeyenler, görürken de kördürler!
 
        Fatih Toprak (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni)
 
 
 
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür)
 
 
“Bahçıvan, bir gül için bin dikene su verir.”
***
“Şaşarım insanların hâline!
Geçimi maaştan, şifayı ilaçtan bilirler…”
***
“En büyük edep, ilahi hududu muhafazadır, gözetmektir."
***
“Allahü teâlâ sırrını emînine verir. Bilen söylemez, söyleyen bilmez.”
                                                         (Abdulhâkim Arvasî Hazretleri)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.