Aile toplumun temelidir. Kişinin huzur bulduğu bir ortam, neslin devamı için bir vesile, kişiyi çeşitli kötülüklerden koruyan bir araçtır. Aile mutluluğunun sağlanması, eşlerin ve diğer aile fertlerinin birbirlerine sevgi, saygı ve hoşgörü çerçevesinde davranmaları ile mümkündür.
Acısıyla, tatlısıyla bir ömür boyu beraber hayat sürecek eşlerin dostluğu, karşılıklı sevgi ve saygıya herkesten daha çok ihtiyaçları olduğu açıktır.
Sevgi, aile mutluluğunu besleyen ana kaynaktır. Rabbimiz de evlilik hayatının gerekli şartlarının başında gelen sevgiyi, kalplerin kaynaşmasına vesile kılmaktadır. Eşlerin davranışları kalplerin kaynaşması için bir vasıtadır. Eşler birbirlerinin eksik ve kusurlarını değil iyi ve güzel yanlarını ön plana çıkarmalı, hayatı hürmet ve şefkat ekseninde paylaşmalıdır. Sadi Şirazi diyor ki: “İnsan ruhunu iki şey karartır: Susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak...”
Çocuk toplumun geleceğidir ve aile için Yüce Allah’ın verdiği en kıymetli emanettir. Yeryüzünün kıymetlisi olan insanoğlunun en saf ve en masum hâlidir. Anne-baba onun varlığına saygı duymak “Allah’ın emaneti” olduğunu unutmadan hareket etmelidir. "Çocuk benim değil mi? İstediğim gibi davranırım!" deme hakkına hiç kimse sahip değildir.
Yavru bir emanetse, emanetin sahibine karşı gün gelip hesap verecektir. İncittik mi onu, ihmal ettik mi? Dilimizden hakaret mi işitti, övgü mü? Elimizden dayak mı yedi, dualı lokmalar mı? Kesemizden haram mı giydi, yedi yoksa tertemiz elbiseler ile yiyecekler mi?
Çocuk topluma da emanettir! Onu koruyup gözetmek, haklarını çiğnememek, büyütüp gelişmesine, okuyup öğrenmesine destek olmak anne-babasının olduğu kadar toplumun da görevidir.
Ailesini bir şekilde kaybetmiş, sevgiye, şefkate, ilgiye muhtaç çocukları sahiplenmek, onları kötüden ve kötülüklerden korumak aynı zamanda insanlığın ortak vazifesi değil midir?
Nurettin Bozan-Eskişehir
Unutmadım
Özledim
Bakışında aşkı görmeyi ve orada yanmayı
Şimdi donuk bakışlarında donarken
Yanımda iken kalplerimizin delice atmasını
Yanımda iken yanımda benle olmanı özledim
Sıcaklığında yanında yanmayı Kerem misali
Bekledim
Bana sarılmanı ve sevgiyle gülmeni,
Elini bile tutamazken şimdiler neden
Bilmiyorum. Sevgini ve seven seni
Sevgilimi, cananımı bekledim
Karalığın dibinde her gece ve her nefeste
Unutmadım
Unuttum haykırırcasına ‘aşkım’ demeni
Soğuk bir günaydın mesajında bu günlerde
Ruhumu yoğun bakıma hapsettiğinde
Ben tek bir şeyi unuttum!
Seni unutmayı unuttum. Ümitsizlikte bile
Lütfü Yarar
Din büyüklerimiz buyurdular ki: "Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerine, İmâm-ı Rabbânî hazretleri mi, Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri mi daha büyüktür diye sormuşlar. "İkisi de üzerimizde birer bulut, ikisi de bizden yüksekte, hangi bulutun dahâ üstde olduğu bilinmez" buyurmuş. Aynı suâli Abdülhakîm Arvasî hazretlerine sormuşlar. O mübarek, sâatlerce Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerini anlatmışlar. Herkes zan etmiş ki ondan büyük velî olmaz. En sonunda buyurmuşlar ki: Her şeye rağmen, ben İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin âşığıyım."
Çocuk devlete de emanettir. Trafik ışıklarının çocuklarının sömürülmesine devlet engel olmalı, fakir ise ebeveynine iş vermeli, barınacak yer sağlamalı ve çocuğu okutmalıdır. Çocuk işçiliğe engel olunmalı, meslek okullarında sigorta yaptırılmalıdır.