Çocuk ve sevgi -2

A -
A +

Anne babanın davranışları, çocuklarını olumlu ya da olumsuz etkiler. Çocuklarda görülen davranış problemlerinin bazılarına aile kendisi sebep olabilmektedir. Sağlıklı aile ortamında sevgi ve anlayış içerisinde büyüyen çocuk, özsaygısını kazanır. Sevilerek sevmeyi, alıcı ve bencil olmaktan kurtularak paylaşmayı öğrenir.

 

Aile birliğindeki çökme ve çözülmelerin artması, toplumsal sorunları da çoğaltır. Bu nedenle aile, çocuk ve toplum açısından hem önemli hem de birleştirici rol oynar. Dünya üzerindeki bütün ailelerin bir tek, ortak yanı vardır: İnsanlar kim olduklarını ve nasıl bir kişi haline geldiklerini aile içinde öğrenirler. Açık ve etkin iletişim, mutlu ve huzurlu ailelerin ortak özelliğidir. Örneğin sevgi gören çocuklar sıcak ve uyumlu bir arkadaşlık geliştirirken, sevgisiz büyüyenler, ilişkilerinde düşmanlık yolunu tutmaktadır.

 

Evde sevgi ve ilgi görmeyen çocuk, bunlara kavuşmak için akla hayale gelmeyen yollara başvurur. Günümüz çekirdek ailesinde genel anlamda anne ve baba dışarıda çalışmakta, çocuk onlarla uzun süre birlikte olamamaktadır. Bu sebeple istenen seviyede sevgiden yoksun kalmaktadır. Çağdaş kentlerin ortaya çıkardığı baskılar, gerginlikler, bunalımlar ve sorunlar, ana baba sevgisine duyulan isteği daha da arttırmaktadır. Ne acı ki boşanma oranının artışı ile çocuğun ana baba sevgisine hasret büyümesi büyük bir meseledir.

 

Ailede sevgiyle büyüyen bireylerin ruh sağlıkları yerinde olur. Sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayışın hâkim olduğu bir ailede büyüyen çocuk kendini ve çevresindekileri seven, kendisiyle ve hayatıyla barışık, özgüveni yüksek bir birey olarak yetişir. Karşılıklı saygı ve sevgiye, fedakârlığa dayanan ilişkilerle yetişen çocuklar sağlıklı kişilik geliştirir. Özetle çocuğun davranışlarının ve huyunun geleceğinin temelleri evde, ailede atılır. Anne babalar çocuklarında olumsuz davranış gördüğünde suçu başkasında arayacağı yerde “nerde hata yaptım?” diye kendine sormalıdır. Sevgiyle...

 

     Seyfettin Karamızrak

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     İSTANBUL ZAMANI

 

 

 

Kütahya'dan kopup geldim

 

Şimdi İstanbul zamanı

 

Tuzla, Pendik, Kartal gezdim,

 

Şimdi İstanbul zamanı.

 

 

 

Sarıyer'de börek tattım,

 

Martılara simit attım,

 

Emirgân'da lale baktım,

 

Şimdi İstanbul zamanı.

 

 

 

Tarabya'da kalıyorum,

 

Balık ekmek alıyorum

 

Denizlere dalıyorum,

 

Şimdi İstanbul zamanı,

 

 

 

Sanki herkes şehre akmış,

 

Vatandaşın canı çıkmış

 

Herkes haklı herkes bıkmış

 

Şimdi İstanbul zamanı,

 

 

 

Nöbetçi der: Bekle yavaş

 

Trafikte verdim savaş

 

İster dolaş ister dalaş

 

Şimdi İstanbul zamanı

 

 

 

     Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk

 

 

 

 

 

MERAKLI BİLGİLER

 

 

 

ADRİYATİK DENİZİ: Akdeniz’in bir parçası olan bu deniz, Balkan yarımadası ile İtalya Yarımadası arasında bulunur. Otranto Boğazı ile (genişliği 80 km) İyon denizine birleşir. Yüzölçümü 132 bin kilometrekaredir. Uzunluğu 800, en geniş yeri 220 kilometredir. Kuzey-batıdan, güney-doğuya doğru uzanır. Dilimizde bu denizin eski adı Venedik Körfezidir. İsmini Po Nehri'nin denize döküldüğü delta üzerindeki Adris şehrinden alır. Derinliği azdır. Kuzey bölgede ortalama derinlik 70-80 metredir. Burada en derin yer Cara kuzey-doğusunda 243 metredir. Güney bölgede ise en derin yer Bocch Cattaro önünde 1251 metredir.

 

Tuzluluk derecesi binde 35 ile 16 arasında değişir. Doğu sahilleri girintili ve çıkıntılıdır.

 

Doğusunda Arnavutluk ve Yugoslavya, batısında İtalya vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.