Damlaya damlaya nasıl göl oluyorsa bizi biz yapan ortak değerlerimizle ilgili algılar da hep azar azar oluyor… Bu algılar, magazin haberleri, tiyatro, sinema, dizi film gibi konuların içerisinde azar azar sunuluyor… Siz sanıyorsunuz ki tesadüfen öyle konuştu; yanıldı galiba; bilmediğinden yapıyor… Hep bir iyi niyetle yorum yapıyorsunuz… Oysa bunları zaman içerisinde topladığınızda toplumu bir araya getiren, kültürümüzün örf ve âdetlerimizin birer ikişer darbe aldığını, alay konusu edildiğini fark ediyorsunuz… Siz farkında olsanız da binler, milyonlar farkında bile olmadan mevzuyu dile dolayıp muhabbet yapıyor… Niceleri “ne espri ama” diyerek birbirleriyle paylaşıyor… Gevrek gevrek gülüyoruz şakalara, esprilere… Oysa her biri kökünden koparılmış bir çınar gibi köklü gelenek… Töre, örf ve ananemiz… Babasından bahsediyormuş ve öz eleştiri yapıyormuş gibi “babama herkes saygı gösterirdi ama babam beş para etmez adamın biriydi” sözü tesadüfen söylenmiş bir sinema repliği olabilir mi?.. Evin otoriter babası gibi rol yapan birinin otoriterliğini illa ki kurban kesme konusunda göstermesi ve “kurbanı sen keseceksin” diyerek evin küçük çocuğunu zorlaması ve ekran başındakilerin nefretini kazanması tesadüf olabilir mi? Birbirine ilgi duyan iki karakterden erkek olanın ikide bir övgü sözlerine “hâşâ” diye cevap vermesi sonrasında partnerinin “Hâşâ ne ya?” diyerek dilimize kültürümüze yerleşmiş olan “Aslâ”, “Kat'iyyen”, “Öyle değil”, “Allah korusun” anlamlarındaki kelimeyi çağ dışı göstermesi tesadüf sayılabilir mi?..
Örnekler say say bitmiyor… Münevverlerimiz, gençliğin üç konudan habersiz yetiştiğini söylüyor ya… Dinimiz, dilimiz, tarihimiz… Ne enteresandır ki işlenen dizi filmlere yazılanlara çizilenlere şarkılara vb. baktığınızda hep bu üç sahada top çevriliyor… Ne enteresandır ki bu üç sahada dilimiz dinimiz tarihimiz yani ortak kültürümüze ait konular bilerek bilmeyerek değirmende buğday öğütülür gibi öğütülüyor…
Akif İnan İzgördü
ŞİİR
Asalet...
Dün geceydi, gördüm sahur vaktinde
Bir adam kollarında küçücük çocuk
Koşuyordu hastane istikametinde
Bir taksici bağırdı ‘hasta mı çocuk?’
Koştular arabaya bindiler hemen,
Hastane yönüne gittiler hemen,
O anda savaşlar geldi aklıma,
Çocuklar ölmesin durdurun hemen.
Yüce milletimin farkını gördüm,
Tanımadığı çocuğu alıp götüren
Müminin hasletidir acıma ve iyilik
Kimseye kötülük gelmez ki bizden
Müslüman ahlakı bu olsa gerek
Demedi ‘neme lazım?’ neyime gerek,
O an tek derdi var hastaneye yetişek,
Süleyman teşhisi koydu dostlarım,
Asil bir milletiz söze ne gerek…
Süleyman Usta-Espiye/Giresun
ESKİMEZ KELİMELER
HASRETMEK: Hasr etmek kelimelerinin kısaltılmış ve beraber söylenmiş hâlidir. Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek anlamındadır.
FESHETMEK: Aynı şekilde fesih ve etmek kelimelerinin kısaltılmış hâlidir. Verilmiş bir yargıyı hükmü kararı kaldırmak, bozmak. 2. Kapatmak, dağıtmak anlamlarına gelir.
MAHUT: Bilinen, adı geçen, sözü geçen anlamlarındadır.
İFŞA ETMEK: Gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek anlamlarına gelir.
SIKLET: 1. Ağırlık, yük. 2. (eskimiş) manevi sıkıntı anlamlarına gelir
TEDARİK: 1. Araştırıp bulma, sağlama, elde etme. 2. Hazırlık anlamlarına gelmektedir.