Dönüşümü depreme bırakmamak

A -
A +

Hatay'da 5,8 ve 6,4 büyüklüğünde iki yeni deprem daha yaşandı. İlk belirlemelere göre maalesef 6 kişi hayatını kaybetti. 294 kişi de yaralandı. Çok sayıda bina da yıkıldı. Hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ama artık depremler bize gösterdi ki, en kısa zamanda deprem yönetmeliğine uymayan konutlar, iş yerleri, okullar, hastaneler, kamu binaları, velhasıl tüm binalarımız ve altyapı için kentsel dönüşümü kendi elimizle ve hiç gecikmeden yapmaya başlamalıyız. İstanbul'da yoğunlaşmış sanayimizi, kontrollü şekilde en kısa zamanda İstanbul dışındaki deprem riski daha düşük şehirlere taşımalıyız. Bunu yaparken de, kişilere inisiyatif bırakmamalı, denetim ve kontrollerini ciddi prosedüre bağlamalı, onay ve denetimlerin altında imzası bulunan ustabaşı-kalfaya kadar herkesi bundan sorumlu tutmalıyız. Yoksa çürük, sağlam ayrımını depremlere bırakırsak can, mal, iş, üretim, varlık kayıplarımız, hatta siyasilerin ağzından düşmeyen beka riskimiz çok daha büyük olur.

 

Bunu yaparken de, özellikle imar aflarını bir daha hiç gündeme dahi gelmeyecek şekilde gerekirse anayasal suç olarak kesinleştirmeliyiz. İmar yasağına aykırı bina yapan, bölgesinde bunu görmeyen, durdurmayan, yıkmayan mülki ya da yerel yöneticiler kimse hepsini ağır yaptırımlara maruz bırakmalıyız.

 

Eğer biz bu dönüşümü kendi elimizle yaparsak, can kaybı yaşatmadan, iş ve üretim dâhil mal kaybı yaşatmadan kontrollü şekilde ve daha az maliyetle yaparız. Ama depremler sonrasına bırakırsak, gördüğünüz gibi çok ağır maliyetleri oluyor. Üstelik canlarımız gidiyor… Umarım artık depremler uzun süre gündemimizde olmayacak şekilde ülke gündemimizden çıkar ve ülkemizi terk eder. Ama depremler ülkemiz için bir gerçek ve bundan sonra da muhakkak yaşayacağımızı hiç unutmadan tedbirlerimizi alarak yaşamaya devam etmeliyiz.

 

     Ahmet’in Mektubu

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     KARDEŞİM

 

 

 

İslam’ın esası özümüz bizim

 

Şanlı Anadolu gözümüz bizim

 

Âlimlerin yolu yolumuz bizim

 

El sürme hiç haram aşa kardeşim

 

 

 

İslam dini kardeş eyledi bizi.

 

Sevmemiz lazımdır birbirimizi.

 

Gel paylaş keder ve sevincimizi,

 

Saygı sevgi olsun eşe kardeşim.

 

 

 

Herkese merhamet olursa bizde,

 

Tamahkâr biterse milletimizde,

 

Empati var ise ailemizde,

 

Veda ederiz biz kışa kardeşim.

 

 

 

Dünyalık heveste zirvede olduk.

 

Kendimizi sahte cennette bulduk.

 

Sonsuz vatan ahireti unuttuk.

 

Deprem vurdu döndük başa kardeşim.

 

 

 

     Alaaddin Erdoğan

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

 

BİZİ NİYE GERİYORLAR?

 

Bir aile olarak evimizde eşimize, çocuklarımıza birbirimize şiddet uygulamamak gerektiğini söylüyor uzmanlar.  Biz de zaten şiddet uygulamamak gerektiğinin şuurunda insanlarız. Ben kendim şimdiye kadar hiç şiddete başvurmadım… Elime hiç silah almadım. Hiçbir kavgaya karışmadım. Çocuklarıma da kanunlara uyan, dinine uyan insanlar olmasını nasihat ettim. Birçok ailenin de benim gibi olduğunu düşünüyorum. Ama nedense her birimizin evinde izlediği televizyon dizilerinde hangisi olursa olsun içinde mutlaka şiddet var… Şiddete yönelme var. Silah var… Vurma var, yaralama var öldürme var… Bizler aileler olarak ekranlarımızda bizleri dinlendirecek, kültürümüzü artıracak, bilgimizi çoğaltacak programlara layık değil miyiz? İzlerken illa ki gerilmeli miyiz? Strese mi girmeliyiz? [Hilmi Suat]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.