Moğolistan’da kaldım bir hafta kadar. Yılın 6 aya yakını soğuk, üç ayı da -20, -35 derece arasında soğuk geçiyor. Nüfusunun 3,5 milyon olduğu söyleniyor ama yaklaşık 30 milyon büyük ve küçükbaş hayvan olduğu söyleniyor. Adamlar öğle-akşam hep et yemeği yiyor. Hatta öğrendiğime göre kahvaltı kültürü yok denecek kadar az. Sürekli et yedikleri için vücutları sıkı, el sıkışmada bu sıkılık çok rahat hissediliyor. Dinî duyguları çok çok zayıf maalesef, çoğunda din kavramı yok.
Alkole düşkünler. Her yer bozkır ve step... Yazın çok hoş bir yeşil örtü oluyor. Tarım ve madencilik ülkenin en önemli geçim kaynağı. Kömür ve altın ve diğerlerinden çok ciddi gelirler elde ediliyor. Başkenti Ulan Batur kışın kirlilikte dünyada ilk 3 arasına giriyor. Hatta bulunduğum Darhan vilayeti daha soğuk. Rivayet o ki altı komple demir madeni, kışın daha soğuk yazın da diğer yerlere göre daha sıcak oluyor diyorlar.
Ulan Batur’da ise yanlış yerleşimden kaynaklı (yer yok gibi, koca şehir küçük bir alana yoğunlaşmış ve en büyük problem trafik… İnsanları iyi ve sempatik (ama içlerinde bir hırçınlık var. Ben bu hırçınlığı sürekli et tüketmelerine bağlıyorum. Ülkede %3 civarında Kazak vatandaşları var. Birbirlerinden biraz uzak duruyorlar.
Bu arada mantıyı da çok seviyorlar. Mantı bizim memleketin mantılarına benziyor. Köylerde çadırda hayat aynen devam ediyor.
Şöyle ki Türkiye’nin iki katı arazi var ama 3.500.000 nüfus var. Yol kenarında her 5 km’de 10 km’de bir hayvan otlatılırken görüyoruz. Ve arazi bu anlamda çok geniş…
Ulan Batur'da büyük bir şehir içi otobüs ağı var. Bunun yanında şehir içi ulaşım troleybüs, dolmuş ve taksiler ile de sağlanıyor. Gezmek güzel bir duygu ve dünyayı tanımak insana gerçekten değer katıyor. Ama ne olursa olsun gidip gezdiğin gördüğün yerlerden sonra ülkemize döndüğümüzde derin bir oh çekiyorsun. Ülkemiz gibisi yok…
Behlül Birdane Can
ŞİİR
Farkımız
Aşkımı çöllere eyledin sürgün.
Yüzümüz, gözümüz, gülmedi bir gün.
Ağlattın, inlettin, çektirdin her gün.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Elimi, kolumu bağladın, gittin.
Deryadan, denizden, sorgusuz ittin
Dikenler, çalılar, olup da bittin.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Ardımdan hançeri, saplayıp durdun.
Arkamdan, tuzaklar, oyunlar kurdun.
Çileyle, kederle, gönlümü yordun.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Gündüzü kararttın, kahkaha, attın.
Adını anarken, aşkınla yaktın.
Dünyaya, hayale, aşkımı sattın.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Sevdama itibar etmedin, kaçtın.
Hâlbuki, başımda, Ranaydın, açtın.
Gayriye, umutlar, neşeler saçtın.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Aşkıma karşılık, beklemem senden.
Ayrılık, şikâyet, bulmazsın benden.
Vuslatı beklersin, bilemem, kimden.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Aciz’im, eskimez aşkımız bizim.
Gönülden söylenir şarkımız bizim.
Bilmezsin, görmezsin, farkımız bizim.
Kırılmam, kızamam, küsemem yine.
Aciz-A. Gök (Sultan Divanından)
Günümüzde çocuk yetiştirmek
Diyorlar ki: Nasıl yetiştirirseniz yetiştirin, aile olarak ebeveyn olarak ne kadar emek verirseniz verin çocuğunuzu arzu ettiğiniz insan yapmaya tek başına yetişemezsiniz. Aile, ebeveyn ne kadar emek verirse versin çocuğu kendi arzu ettiği kimseye benzetemiyor. Çünkü çocuk o süreçte aileden başka nice kimselerden ve yerlerden besleniyor, yeni rol modeller görüyor. İşin aslı çocuğu yetiştirmeye çaba harcamaktan çok çocuğuyla birlikte hayatı yaşamak gerekiyor. Çocuk sadece dışarıdakileri değil ailesini de anne babasını da rol model alabilmelidir. Bunun için çocuğunuzla oturup ödev yapmak, çocuğunuzla birlikte tatil yapmak, onunla birlikte arkadaşlarını tanımaya çalışmak önemli bir yaklaşımdır. Çocuğu ana baba olarak dinlediği gibi oyun arkadaşı olarak da dinleyebilmektir.