El ve gönül birliği içinde

A -
A +

“Bir an düşündüm, gözümü kapadım, nereye, niçin bir sebepsizlik ve bir gelecek karamsarlığı? Neden benim ve değerli ülkem insanlarının yakasını bırakmayan bu dar kapsamlı, nefes bile aldırmayan bilgi kıtlığı? Neden birbirine güvensizlik, güven duyulmaya çalışılsa bile güven duyulmayan çevre tesirleri ve emin olamadığımız bir hayatı paylaşıyor olmamız?

 

Bizim bu hayattan dert yanmamız. Sıkıntı üretmemiz ve beklediğimiz vaat olan olunan yarınlara hiçbir vakit kavuşamayışımız...

 

Bugün ülkemiz insanının yaşadığı sıkıntıların sebepleri sadece ekonomik sebep olabilir mi? Sadece rakamlarla bu konu çözülebilir mi?

 

En başta sağlıklı bir nesil yetiştirmemiz. Eğitim öğretimin çağdaş ve kendi milletimize hitap eden bir öğretim sisteminin artık ülkemize yerleşmesinin sağlanması. Birbirimize sevgi ve saygının yerine gelmesi... Çevre temizliğine, genel gıda tüketim birimlerinin temizliğe dikkat etmesi ve hatta bu alanda çalışanların hükûmetçe eğitimden ve kurslardan gerekli eğitimi almalarının sağlanmasının temini.

 

Yine ulaşım, iletişim, şehir planlamasının daha çağdaş ve vatandaşının medeni hayattaki seviyeli geleceği için doğru ve sağlam bir şehir planı.

 

Ülkemiz insanlarına hizmet götürenlerin ciddi ve işlerinin öneminin bilincinde olan milletini seven bir idarenin milleti ile el ele olabilmemiz...

 

Bugünümüzde olduğu gibi yarınımızda da güven duyacağımız ve gençlerimizin istikbalinin kazanılmış olduğunun güvencesini hissetmemizin rahatlığını bizlere sunabilecek bir devlet anlayışının tahakkuk edilişini milletçe görebilmemiz. Bize kendi milletine kendi insanına değer veren çağdaş bir hayat prensibinin hayata kazandırılması...

 

Devletimizin, vatandaşının kaldıramayacağı yükteki problemlerin bedelini bu ezilmiş ve çile çeken vatandaşından halkından artık bu yükü kaldırmak için el birliği gönül birliği içinde yanında olabilmenin onurunu hissettirmesi... Çünkü bu vatan hepimizindir. Saygılarımla.”

     F. İz. Savaş Göktürk
 
 
ŞİİR
 
 
          BENİ
 
Düştüğümü gören bir tekme vurur,
Bir rüzgâr dalımdan savurur beni,
İçimi bir ateş kavurur durur,
Bırak da yanayım söndürme beni.
 
Çileler üstüme gelir dört koldan,
O vakit yükselir, bir sızı soldan.
Senin aşkın için çıktığım yoldan,
Ne olur küstürüp döndürme beni.
 
Ben bir kimsesizim, yok ağlayanım,
Onun için buruk durur sol yanım.
Yüreğimden kopmuş bir çağlayanım,
Bırak da akayım, dindirme beni.
 
Ömrümü verdim ben, bir çift bakışa,
Sevgini işledim her gün nakışa.
Sinan dünden razı dört mevsim kışa,
Gönlünün dağından indirme beni.
 
          Mustafa Sinan Ay
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
ABDÜLFETTAH-I AKRî: Büyük veli, doğru yolu göstericilerin önderlerinden. Mevlâna Halid-i Bağdadi hazretlerinin seçilmiş talebelerindendir. İrşat sahibi olduğu gibi fıkıh sahasında da âlimdi. 1192’de Bağdat'ta doğdu. 1281’de İstanbul'da vefat etti. Kabri, Üsküdar'da Nuh Kuyusu mevkiindedir. Küçük yaşta Bağdat'ın tanınmış âlimlerinden ilim öğrenmeye başladı. Çok zeki idi. Kısa sürede Kur'ân-ı kerimi ezberledi. Gayretli çalışmalarıyla arkadaşlarının ve hocalarının dikkatini çekti. Genç yaşta fıkıh, tefsir, hadis ilimlerinde mütehassıs bir âlim oldu. Tasavvufa yönelip, zamanın en büyük âlim ve velilerinden Mevlâna Halid-i Bağdadi hazretlerine talebe oldu. Senelerce hizmette bulunup vaaz ve nasihat ederek birçok insanın ilahi nimetlere kavuşmasına vesile oldu. Vefatından birkaç gün evvel talebeleri ve tanıdıklarıyla helalleşti ve vasiyetini bildirdi. Üsküdar'da Eski Valide Camii'nden Karacaahmed Mezarlığına çıkan yol ile Selimiye-Bağlarbaşı Caddesinin kesiştiği köşedeki Şeyhülislam Arif Hikmet Beyin kabristanına defnedildi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.