Emanet kelimesi sözlükte birkaç konuyu içerir. Birine geçici olarak bırakılan eşya, kimse vb. Bir kimse ile birine gönderilen şey. Eşyanın ücret karşılığı bir süre bırakıldığı yer, insanın canı veya ruhu... Eskiler bu sebeple “nasılsınız?” sorusuna karşılık olarak “emaneti taşıyoruz” diye cevap verirdi. O hâlde öncelikle kendimize emanet edilen öz canımıza ihanet ediyor muyuz etmiyor muyuz?
İnsan önce kendi canına ihanet etmemelidir. Ona dünyada iken sağlıklı sıhhatli bakmalıdır. Onu gereksiz yorup hırpalamamalıdır. Zararlı şeyleri tüketmemelidir. Ahirette ise ceza almaması için onu nefsin ve şeytanın tuzaklarından korumalıdır. Haramlardan kaçınıp ibadetlerini yerine getirmeye çalışmalıdır ki can emanetine ihanet etmemiş olsun...
Halk arasında bilinen hâliyle geçici bir süre bırakılan mal, eşya, para vb. gibi şeyleri korumaktır, amacının dışında kullanmamaktır. İnsan, zaten bunları amacına göre kullanmaz korumaz ise kul hakkına gireceği için ahirette canına ceza geleceğinden aslında yine kendi can emanetine ihanet etmiş olacaktır.
Bu anlamda çocuklar ana babaya bir emanet değil midir? Eşler birbirine aslında bir emanet değil midir? Arkadaşlar birbirine haklarını hukuklarını korumaları anlamında emanet değil midir? İnsan devlete bir emanet değil midir? “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü burada anlam kazanır. Konuya bu açıdan bakıldığında hayatın tamamı “emanet” denilse yeridir... Emanet geçici demek ise hayat da geçici olduğuna göre bir emanettir. Bu anlamda insana ve hayata ihanet eden kendine ihanet etmiş demektir. Bize güvenerek emanet edilenlere zarar ziyan vermeden vakti geldiğinde sahibine teslim etmeye nasıl dikkat ediyorsak bize emanet edilen “insanı” başta çocuklar olmak üzere aynı hassasiyetle dikkat gerekir. Emanete ihanet etmemek budur. Demek ki emanete ihanet aslında kişinin kendisine ihaneti olmaktadır.
Muhsin Taha Uğur
Huzur
Dalma derinlere ararken umudu
Sanma, sen uzak diyarlarda huzuru
Bir bak şah damarından bile yakın Allah,
Anla, sen gayrıda olamazsın mutlu.
Doğru, Müslümana dar gelir dünya,
Zira onun vatanıdır cennet-i ala
Sıla hasreti çekerken gurbette ruhun,
Kalpler Allah’ı anmakla bulur huzuru.
Kübra Özsemerci-Bursa
***
Sana şiir yazacağım
Kuralları yıkacağım
Sana şiir yazacağım
Zincirleri kıracağım
Sana şiir yazacağım.
Gözlerimi yoracağım
Sözlüklere bakacağım
Güzel sözler bulacağım
Sana şiir yazacağım.
Tüm dünyadan duyulacak
Milyon kere okunacak
Gözü gönlü doyuracak
Sana şiir yazacağım.
Hocalara danışarak
Sevenlerle konuşarak
Şairlerle uzlaşarak
Sana şiir yazacağım.
Nöbetçi der, aruz değil
Serbest değil hece değil
Henüz adı belli değil
Sana şiir yazacağım.
Nöbetçi Şair-Şahin Ertürk
SECİYE: Karakter.
İHMAL: Gereken ilgiyi göstermeme, önem vermeme; boşlama, savsaklama, savsama.
NADAN: 1. Bilgisiz, cahil. 2. Nobran.
MUAZZAM: 1. Koskoca 2. Alışılmışın sınırlarını aşan, pek yüce.
İSTİKBAL: 1. Gelecek. 2. Karşılama.
İRTİHAL: Ölüm.
TAHKİM: 1. Sağlamlaştırma. 2. (hukukta) Anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözülmesi yöntemi.
TEVESSÜL: Elde etmek istenilene ulaşmak için birini ve bir şeyi aracı yapma.
ATALET: 1. Tembellik. 2. İşsiz olma, işsiz kalma. 3. (fizikte) Süredurum.