Japonya’daki bonsai sanatını bilmeyen yoktur. Özel tekniklerle ağaçların saksılar içinde budanarak, bodurlaştırarak, şekil verilerek yetiştirilmesi sanatına deniyor. Japonlar bu teknik ile toplum hayatına bahçecilik katmış ve modern dünyada yeşile hasret kalan insanların ihtiyaçlarını gidermeyi hedeflemişler...
Bonsainin daha küçük iken eğilmeye müsait dallarına ince demirler bağlayarak dallara istedikleri şekilleri verebiliyorlar. Böylece istedikleri şekilde dallara yön verebiliyor ve onu istedikleri gibi sanatsal bir hâle dönüştürebiliyorlar. Hepimiz bu eylemi asla büyük bir ağaçta yapamayacağımızı biliyoruz.
Aslında çoğumuzun evinde bir bonsai mevcut! Şaşırdınız mı? Evet, evet. Hepimiz bir bonsai yetiştiricisiyiz. Hayır dediğinizi duyar gibiyim. Eğer evlat sahibi iseniz ve daha küçük ise size bir "bonsai" fırsatı efendim... İstediğiniz gibi dallarını bükebilir, teli maharetli(!) ellerinizle oynatıp ağacınıza istediğiniz şekli verebilirsiniz. Tabii elinizin de bir ağaca dokunacak kabiliyette sahip olması lazım. Çok hızlı bükersen dalı incitebilirsin! ‘Benim ağacım büyüdü’ diyenlere ise, geçmiş olsun diyorum. Sakın dallarını eğip bükeyim, şekil vereyim deme. Elinde kalır o dal aman! İş işten geçti. Ağacın büyüdü, dalları sertleşti... Ama hepten de ümidini kesme. Sevgiyle kucakla ağacın gövdesini, bol su ver köklerine. Ne de olsa hiçbir şey için geç değil...
Çok eski zamanda yaşayan bir kabile büyük ağaçları kesmek için değişik bir yöntem geliştirmiş. Bütün kabile ağacın etrafında toplanıp ona kötü sözler söylüyorlarmış. Kocaman ağaç bir zaman sonra köklerini topraktan salıp devriliyormuş... Sen de ağacını "hak sözler" ile sula ki toprağa kökünü sağlam bassın... Aksi takdirde söylediğin her kötü söz ile ağacının ömrünü kısaltmış olursun... Bütün "bonsai" sahibi ailelere selam olsun...
Amine Kübra Salar
ŞİİR
Üşüyorum
İnsanların soğukluğundan
Hayâsızlığın çokluğundan
Akrabanın yokluğundan
Üşüyorum gardaş üşüyorum
Fırtınalar sarmış bedenimi
Açamıyorum dertten gözlerimi
Dostum parçaladı ciğerimi
Üşüyorum gardaş üşüyorum
Dünya sana kalır sanma
Ahiretteki hesabı unutma
Kul hakkıyla yola çıkma
Üşüyorum gardaş üşüyorum
Çakalların arasında
Fırtınanın ortasında
Bu genç yaşımda
Üşüyorum gardaş üşüyorum
Yılmaz Badem
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık "kuddîse sirrûh" buyurdu ki: "Ben üç şeyden çok zevk alırım. Biri Mektûbat okurken, ikincisi Hocam Abdülhakîm Efendi hazretlerinin sohbetinde bulunurken ve namaz kılarken. Onun zevkini Allah bir verse, bir verse, kim bilir ne olacak ama çok zor çünkü biz namazdayken mesela ben kaç rekât olduğunu bazen unutuyorum. Yani yaşlandım mı, ihtiyar mı oldum ne oldum ben de bilmiyorum. Ama Allah'tanki pir-i fânilerin bazı şeylere mazeretleri var. Mesela biz pir-i fâniyiz. Hatta bir pir-i fâni unutarak orucunu yese bozdurmayın diyor, bırakın devam etsin, ihtiyar çünkü. Dolayısıyla ihtiyarların bazı mazeretleri vardır ama olmaması tabii daha iyi.”