Yaza kadar biriktirdiğimiz harçlıklarımızla bol bol kitap aldığımızda ya da arkadaşlarla çay bahçesine gidip sade bir gazoz aldığımızda bizden mutlusu olmazdı. Yaz bitmeye yakın evin ne eksiği ne ihtiyacı varsa ailecek konuşulur; kış gelmeden giderilmesi sağlanırdı. Mesela kış gelmeden çoğumuzun evinde kendi yaptığımız badana boya kokuları yükselirdi. Her komşumuz, evinin çatısını, bacasını yapabildiği ölçüde kendi onarırdı.
Şimdi bana kızabilirsiniz, “devir değişti sen hangi çağdan masallar anlatıyorsun” bile diyebilirsiniz. Bu yazdıklarım masal olamayacak kadar gerçek fakat asıl bugün geldiğimiz nokta üstünde sanal olan ve yalandan masallar yaşatmaya dayalı. Bahsini geçirdiğim geçmişteki örnekler belki de sayamayacağım kadar çok ancak lafı uzatıp da vaktinizi daraltmak istemem zira zamanımızı da hayatımızdaki diğer şeyler gibi savurmaya başladık. Bizler zamanında yokluktan, ihtiyaçtan değil tüketimden, gereksiz israfta bulunmaktan kaçmak için böyle yaşadık ve bunu düstur edindik. Kıymet bilmeye, sahip olduklarımızı “eskimeden de kullan at” mantığından çıkartıp değerini bilerek yaşadık. Gösteriş hastalığından değil sadelikten yanaydık. Sadece tüketmek, var olanı bitirmek değil yaşatmak ve üretmek gayesindeydik. Üstelik çok da mutluyduk. Bugün varlık içinde yokluk çekmeyenlerdik.
Günümüzde “gardırobunda kaç çift ayakkabı var”, “gömleğin hangi marka” vb. diyen insan sayısından, her aldığını sosyal medyadan göstermek için alışveriş yarışına giren kişilerin çokluğundan yakınmıyor muyuz?
Birkaç aylık evinin koltuklarını yeni trende uymuyor diye değiştirmek dursun, sırf belli bir marka telefonu olmadığı için hayıflananlar, her bir dizide gördüğü hayatı yaşamak için emek ve üretim olmadan sınırsızca harcayanlar, reklamlarda gördüğü bütün ürünleri vakit kaybetmeden alma hızını yakalayanlar ve sonunda sokaklara dökülen yarım tabak, hiç el değmemiş yemek artıklarına kadar israf, tüketim…
‘Nerede hata yapıyoruz?’ diye sormalı ama “biz böyle de mutluyuz” diyorsak susup oturmalıyız!..
Zeynep Böhürler
ŞİİR
MALAYANİ
Oyundayım uykuda kâh,
Yazık oldu ömrüme vah,
Pişman olur ederim ah.
Sevabım yok nerde hani,
Ömrüm geçti malayani.
Düşününce bazen hayır,
Nefis diyor ‘yapma hayır’,
Beni şımart kışkırt kayır.
Çıkarmakta her an mâni,
Ömrüm geçti malayani.
Gençlik elde bir fırsattı,
Güneş gibi birden battı,
Gamlı günler gelip çattı.
Ders almadım işte yani,
Ömrüm geçti malayani.
Yıllar ne de çabuk bitti.
Sağlık kuştu uçup gitti,
Dertler sardı huzur yitti.
Her şey birden oldu ani,
Ömrüm geçti malayani.
Kötülük ettim kendime,
Yenildim sinsi fendime,
Çerçöp birikti bendime.
Geç vakitte oldum kani,
Ömrüm geçti malayani.
Seyfettin Karamızrak
SAĞLIK OLSUN
Sağlıklı ve güzel bir uyku için:
Mevsimsel geçiş ve uyku sorunları yaşadığımız şu günlerde pratik birkaç öneri: Akşamları hafif yemek yiyip sabahları ılık duş almalı. Gece yatmadan önce sıvı tüketimine ara vermeli. Gün içerisinde çalışma ve istirahat saatlerini vücudun biyolojik ritmine uygun düzenlemeli. Akşam ve yatmadan önce televizyon cep telefonları; renkli mavi ekranlar ile çok fazla meşgul olmamalı. Çay kahve gibi kafeinli ürünleri özellikle akşam az tüketmeli. Uyku saati günlük 7-8 saat civarında olmalı. Uyumadan önce rahatlamak için biraz kitap okunabilir. Gerginliği atmak için papatya çayı benzeri bitkisel çaylar içilebilir. Sağlığınız için doktorunuza danışınız.