Bu vatanda yüzyıllar boyu nice aslan parçası kanını toprağa katık etti. Şair "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı/Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı” derken bu acı hakikati ne güzel ifade eder. Nihayet 'yedi iklimi cihanın’ karşımıza dikildi. Ne kadar ölümcül silah varsa, hepsini o aslan Mehmetçiğin göğsünde söndürdü. Gökyüzü kan ağladı. Doymaz denilen kara toprağın midesi bile kaldırmaz oldu da İngiliz ve Fransızların düşmanlıkları son bulmadı… Fakat ne yapsalar nafile, Mehmetçik bir düşerken bin diriliyordu. Düşman sonunda şereflerini ayaklar altına alarak geldiği gibi gitmek zorunda kaldı.
Çanakkale’de Mehmetçik yalnızca düşmanla savaşmadı. İçerideki bir kısım ahmak ve hainlerle de savaştı. Onlar ki düşmandan az zararlı değildi. Bir kere 18 Mart günü saat 11.00’da başlayıp akşama kadar aralıksız devam eden savaşta o güne kadar dünyanın gördüğü en büyük donanmayı Marmara’ya gömen aslan Mehmetçik sadece 22 şehit ve 74 yaralı gazi vermişti. Zira deniz muharebelerinde ordunun komutası Türk subaylarda bulunuyordu. Bu büyük zaferin kahramanı müstahkem mevki kumandanı Cevat Paşa, TBMM kararıyla 18 Mart kahramanı olarak ilan edilecek ancak yine de unutulmaktan kurtulamayacaktır. Daha sonra başlayacak olan kara savaşlarında 5. Ordunun komutası Alman Liman Paşa'ya verilecekti. Liman Paşa ise savaşı uzatmak ve Alman cephelerinin yükünü hafifletmek için tecrübeli Türk subaylarını dinlemeyip düşmanın karaya çıkmasına izin vererek 250 bin kınalı kuzumuzun acımasızca doğranmasına sebep olmuştu. Çanakkale içinde âdeta iş birliğiyle vurdular bizi. Aynı Liman Paşa, kalan düşmanın elini kolunu sallaya sallaya gitmesine de izin verecekti. Ne de olsa kendi kıtasının insanlarıydı… Asıl ahmaklık bu Alman paşasını Türk askerine kumandan yapan kafa idi!
Tarih geçmişten geleceğe akan bir nehirdir. Bu nehir, insanlığın binlerce yıllık yaşanmışlıklarını taşır. Türk tarihi ise tam iki asırdır kan ve gözyaşı olarak akıyor. Bu nedenle tarihi doğru okumak, iyi anlamak gerek. Tarihten ders almak gerek. Aksi hâlde aynı acılar tekrar tekrar yaşanır. Bu vesileyle Şanlı Bedir’den Çanakkale’ye, Çanakkale’den 15 Temmuz’a din ve vatan uğrunda feda-i can eden aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyorum.