Savaşın en hararetli zamanıydı. Ordular göğüs göğüse çarpışıyordu. Kademeli olarak geri çekilmekte olan orduda bir asker, az geride kanlar içinde yere yuvarlanan arkadaşını görünce duraksadı. Ani bir hareketle geri dönüp arkadaşını sırtına alıp sipere çekmeye niyetlendi. O anda çavuş arkadaşıyla göz göze geldi. Asker arkadaşını ikaz ediyordu:
-Gitme! Sen de vurulursun!
-Ama çavuşum, arkadaşımı o hâlde bırakamam.
-Sen delirdin mi? O zaten vuruldu. Ölmüştür.
-Olsun çavuşum. Gitmeye değecek bir dostluğum vardı onunla…
Çavuş bu iki dostun arasındaki samimiyete şaşırmış, hayret ederek sordu:
-Sahiden gitmene değer mi?
-Elbette çavuşum…
Kendin bilirsin. Ama şunu bil ki oraya gittiğinde sen de ölürsün…
Asker, şimşek gibi yerinden fırladı. Kurşun yağmurunun arasında yerde yatan arkadaşına seğirtti… Sağanak yağmur insanı iliklerine kadar ıslatıyordu. Kurşun sesleri yıldırım seslerine eşlik ediyordu… Asker, yerde yatan arkadaşını kucaklayıp sonra sırtlanırken çavuş da onlara bakıp kendi kendine söyleniyordu:
-Ona değmez demiştim. Çünkü zaten öldü o, demiştim. Şimdi arkadaşı uğruna kendini ölüme attı… Zavallı…
Bütün bunlar saniyeler içerisinde gerçekleşmişti. Vurulan arkadaşıyla birlikte kısa zamanda geri döndü asker. İkisi birlikte sipere yuvarlandı.
Kendisi nefes nefeseydi. Getirdiği asker ise ölmüştü. Çavuş, yerde hareketsiz yatan askerin nabzını kontrol ettikten sonra onu getiren arkadaşına döndü:
-Gördün mü, dediğim gibi çıktı. Zaten ölmüştü.
Asker nefes nefese başını sallıyor, gözlerinden süzülen duygu dolu iki damlayı silerken çavuşa cevap veriyordu:
-Hayır çavuşum… Yanına ulaştığımda henüz ölmemişti.
-Ciddi misin?
-Evet… Üstelik başını kucağıma yaslarken gözlerini açıp ne fısıldadı dudaklarından biliyor musun?
-Ne dedi?
-Geleceğini biliyordum, canım kardeşim…
Çavuş da çok duygulanmıştı:
-Gerçekten gittiğine değmiş, seni tebrik ederim…
Elif Azra Çelebi
ŞİİR
ZİYNETİMİZ
Yüreğimizde taşıdığımızı ellerimize koysalar tartamayız.
İncinir, kırılgandır parmaklarımız.
Ağır gelir feryat ederler,
Takınır süslü elem yüzükleri.
Cevherdir değeri vardır,
Tartabileceğim kadarı kâfidir terazimde.
Fazlası yüklenmez üzerime,
Göklerden bana biçilen kaç efgandır?
Ruhumuzun daralışıyla yalnızken hesap göreceğiz,
O gün vakte vurunca zaman ile dertleşeceğiz.
Geçmiş yarınımda güzeldir,
Acım mükâfatını görünce,
Hangi kalp huzur dolmaz,
Rahmet tozunu sürünce…
Kapanan kapıların ardını beklerken
Mutluluğu göremeyiz.
Ben kör oldum dünya güneşinde
Saçlarımı kopardı rüzgâr
Meğer kökleri gitmiş başka diyarlara,
Efsun bir odaya kurulmuş sonsuzun bahçesi.
Kirpiklerimden akıtılmış ıstırap ile gübresi.
Nerede büyüdü ise göster bana Rabbim,
İçimdeki yangın beni kül etti.
Fatma İrem Ak
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin Sözü Sözlerin Büyüğüdür)
Dünyada en kârlı iş; birinden, Allah senden razı olsun duasını almaktır.
***
Hepimiz gayemize gidiyoruz, gaye de saadete kavuşmaktır.
***
Gülle beraber olan mis gibi kokar, berbat yerlerde olan berbat kokar.
***
İnsan, taşıdığı koku ile beraber ahirete gider.
***
Baba oğlundan razı olursa, ondan Allah da razı olur.
***
Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.