İstemiyorum yüreğime dokunmadan geçip giden sevgiyi, Dilimde söz olup kalbimde vuku bulmayan ilgiyi, çaresizlikleri çare gösteren bilgiyi ve beni Allah’a ulaştırmayan hiçbir şeyi… Mutluluk; güneşin sıcaklığında ısınmaksa, yağmur damlacıklarının dokunmasıysa ılık bir sedayla, ya da gökyüzündeki yıldız parıltısının göz bebeklerimin ta, derinliklerine yansımasıysa, sebebi sensin yâ Resûlullah bu sevincin…
Eğer yoksan, sen yoksan ey Nebî; olmazdı Rabbimin kâinatı yaratma sebebi. Ateş mumu yaktı, eritti. Gözyaşlarımın beni eritip yok ettiği gibi. Efendim! Efendim!
İçimdeki sevdanın ateşi tüm benliğimi yakıyor, sensiz cehennem oldu buralar içimde kaynıyor. Günahlar bedenime çıra olup yakmadan gel… Yolumu kaybettim, sonu belirsiz bir çölde, doğruluğu ezelden ebede aşikâr bir izde.
Zaman geçip de aklım başıma geldiğinde, beynimde çakan şimşekle birlikte gözlerimde yaş oldu, aktı birdenbire… Dayanılmaz oldu hasretin zehirli çiçeği, beceremedim yolunda yürümeyi… Sana olan salevatlarımla yükselmeyi… Pişmanım! Pişmanım!
Biliyorum hatalıyım ama Rabbim istemese pişman bile olamazdım ki. Yoruldum artık vuslatı gözlemekten. Belki gelirsin ümidiyle günler, geceler beklemekten… Zaman geçiyor atını almış yürekten. Yolum son durağa varmadan gel…
Bileklerimde derman kalmıyor adını andığımda, sevdan zerrelerime dayandı artık, acıtıyor içimi yalnız kaldığımda…
Geceme bir kerecik doğsan, geçen zamanın hayalinden kurtulamam uyandığımda. Geçmez sensiz bir günüm, güneş karanlıkta kaybolmadan gel… Gözlerimdeki yaşlar dua olup sağanak sağanak sana ulaşır mı? Yalvarışlarım çığlığı tetikleyen aleve dönüşür mü şefaatini umarak?
Rabbimin lütfudur buyurduysa nura aralanır kalp, açılır tüm perdeler… Ama benim sensizlikle taşlanan şu kalbimi… Seninle ilk doğduğum gün gibi, yanımda bulunmadığında çektiğim hüzün gibi… Vuslat gününü beklerken hayal ettiğim o büyük düğün gibi. Umudumu sulamak istiyorum yeniden yeşersin diye…
(O dönemler bir arayış içinde olan, Sakal-ı şerifin kokusunu duyup bu duyguları yazan Tuğba kardeşimiz görme engellidir.)
Tuğba Kayan-Samsun
ŞİİR
ŞAİRLERİN SESİ
Gazetem Türkiye ve Bizim Sayfa
Yetenekli Kalemler şiirde usta…
Sayfa müdavimi Süleyman Usta
Bakalım ne düşünmüş o, bu hususta?
Kahramanca yazar Mustafa Özkahraman
Dağların Şairi döktürür Kadir Fidan
A. Gök yazıyor Sultan Divanı’ndan
İlham alır şairler Yavuz Selim Bulut’tan
Şahin Ertürk yazıyor çini diyarından,
Okuruz oturaklı şiirler Ali Oturak’tan
Kübra Can, Rıdvan Üzel, Kıymet Er
Sema S. yazıyor yeşil Bursa’mızdan.
Yavuz Ejder yazıyor Manisa Akhisar’dan
Mustafa Sinan Ay, Celaleddin Küpeli,
Bu sayfadan tanırız Abdülhakim Tuncel’i.
Elvin Mütaliboğlu tat verir şiirleri.
Selamlar olsun editör Ünal Bolat
Yazılan şiirleri okuruz çok rahat.
Af ola diyorum var ise bir kabahat
Gazetemiz var ise oluruz rahat.
Unutmadım seni duy ey Lütfü Yarar
Süleyman Usta’yım iki kitabım var
Daha şair olamadım siz verin karar,
Şairlerin sesi iyi ki Bizim Sayfa var.
Süleyman Usta-Giresun/Espiye
SAĞLIK OLSUN
Diyetisyenler vücudu genç ve diri tutacak bazı yiyecekleri açıklıyor: Bunlar; antioksidanlarla yaşlanmayı önler. Kansere ve kalp hastalıklarına karşı da korur.
Tam tahıllı makarna: Normal makarnadan üç kat fazla antioksidanı vardır.
Patlamış mısır: Polifenol adı verilen kanser düşmanı madde, patlamış mısırda meyvelere kıyasla dört kat fazla bulunur. Yağsız patlatılmış mısır, polifenol kaynağıdır.
Yumurta: Göz bozukluğundan koruyan “lutein” isimli antioksidan, yumurta aracılığıyla, ıspanak gibi lutein kaynaklarına kıyasla vücut tarafından daha hızlı emiliyor.
Fasulye: Fasulye türlerinin, içindeki “fitokimyasal” adı verilen bitki özleri sayesinde, serbest radikalleri yok ediyor.
Yoğurt: Günde bir kâse yoğurt, vücuda giren diğer antioksidanların işlevini yerine getirmesini sağlar ve kalp krizi, kanser ve kronik hastalıklara karşı korur.