Yanından sevdiğin insanlar gidince, asıl o zaman yalnız kalırsın. İmtihanın belki en zor finali. Biraz gönül tasında gözyaşı tutalım ki son demde gözden aksın. Bilen bilir gözyaşı aslında gönlün mektubudur sevdiklerine. Ya değer biçilir ya da toprağa düşer gözünden yitirilir.
Gözüm kalem olmuş gönlümün bestesini yazıyor. Biraz derine inelim, insanın aslı ruhu. Madde bedeni, bir gün toprak olacak, geldiği yere dönecek. Gönül tasında yazılan ise madde değil, bedenle ruhun beraberliği gibi. Gözden düşen damlalardadır yazılar. İçeride rütbe almadan dışarıya hisler ile elvedasız düşen damlalar. Düşen damlalar, içeride gönlüme, dışarıda ise gözden düşer. Gözden düşen işte insana en büyük yalnızlık verir. Dedim ya sevdiğin insanlar yanından ayrılınca, onların gönlünden düşünce senin de gözünden düşen bütün hislerin sana en büyük yalnızlığı verir... Yalnız değilim korkularımla beraberim. En büyük korkularım büyüklerin terk etmesidir. İliklerime kadar hissettiğim büyüklerim, gönlümün ruhuma yazdığı şiirleri şimdi aklım bile çözemiyor. Ne oldu şimdi neden okuyamıyorum, lisanın mı değişti ey gönlüm? Gönül, başka dil bildiğini benden sakladın, saklandın... Gerçi ben de gözyaşımdan gizli çilemi sakladım.
Evet derler bir taraftan şu, bir taraftan bu, diğer taraftan bu... Onlara derim ki her taraftan her yayın ipi feleğin elinde. Okları nişanlanmış gönlümün mermer taşına.
Ecel zaten doğduğum gün fırlamış yayından, menzili gizlidir bilinmez ne zaman hedefine ulaşır amansız. İşte yazıyorum sessizliği. Söylüyorum kelimesizliği. Hepsi sonu olmayan ilk. Anla ey nefsim artık bak bunlar sana imtihan. Birer oyun, düşme tuzağa! Şu an canında nefes var iken düşmeden toprağa tövbe de.
Ecel son nefese kitlenmiş mekân dinlemez ey gönlüm.
Bütün yazdıkların ya aleyhine ya lehine ey uslanmayan sitemli gönlüm.
Yavuz Selim Bulut
ŞİİR
Yıllar
Güzel insanlar gibi, güzel günler de gitti.
Aşktan eser kalmadı, aşklar tümüyle bitti.
Gülü sulayan nerde, gülü koklayan nerde.
Aşktan anlayan nerde, aşklar mazide yitti.
Bülbül ötüyor dertli, şimdi ağlıyor kentli.
Aşklar akmıyor bentli, nefsin, aşığa setti.
Yanan pervane öksüz, insan oluyor yüzsüz.
Aşık sanmasın köksüz, aşkı büyüten mertti.
İrem bağında yangın, komşu komşuya dargın.
Peşin hükümlü yargın, sorma âşığa netti.
Vicdan bulunmaz oldu, dostlar sorulmaz oldu.
Sular durulmaz oldu, eden kendine etti.
Cahil konuşur susmaz, âlim itibar bulmaz.
Dünya kimseye kalmaz, edep kalmadı, sertti.
Yıllar geçiyor hızla, heves istiyor nazla.
Hayat baharla yazla, aşkı, ağlatma, yetti.
Aciz insanlık kayıp, inan ettik çok ayıp.
Ana, baba yok sayıp, yıllar, sessizce gitti.
Aciz-A. Gök (Sultan Divanından)
DUYGU DAMLASI
AYNALAR OLMASAYDI: Düşünseniz ya ayna diye bir aksesuarın olmadığını. Kendimize bakıp kendimizi kontrol etme şansımızın olmadığını. Hiç önemsemediğimiz, bakarken bile baktığımızı bazen düşünmediğimiz ayna ne kadar önemli hayatımızda değil mi? O olmadan veya ayna görevi gören aksesuarlarımız olmadan kendimizi çok kötü hissederiz. Şimdi bir de bu durumu muhayyilemizde canlandıralım. Hiçbirimizde ayna ve aynaya benzer bir aksesuar olmadığını var sayalım. Birbirimizden ayna ile ilgili nasıl yardım alabiliriz? Nitekim ayna olmadığı zamanlarda ve acil durumlarda yanımızdakine sorarız:
-Yüzümde leke var mı?
-Saçım düzgün mü?
-Gözüme bir bakıversen gibi...
Arkadaşımızın söylediğine göre içimiz rahatlamış olarak o konuyu geride bırakırız. Bazen de sorduğumuz kimse ile yetinmeyip bir başkasına daha sorarız. Ayna işte bu kadar önemli bir aksesuardır aslında... Bizi kimseye mecbur bırakmaz...